Uzanmış ileriye yatmış
Çiçeklerin çimenlerin üzerine
Dalmış uyuyup kalmış
Bir demet gül var elinde.
Rüyalar görüyordur şimdi
Bir tren düdük öttürdü
Derinden, derinden
Bir el kalktı yavaşça
Bir mendil sallandı geriden.
Kara tren ayırdı onları
Kara tren ayırdı Ayşe’yi Hasanı
Çok uzaklardan gelmişsin
Otur şuraya soluklan biraz
Saçların dökülsün altın sarısı
Anlat eskileri, etmeden naz
Otur şöyle koltuğa rahatça
“İçimdeki vadi o kadar yeşil ki
İçinden nehirler akar” derdin
Ben geçtim, aşkım geçti içinden
Peki, sen nerelerdeydin?
Anılar yorgun
Yaralar durgun
Gün zamanla olgun
Hasadı biçilmiş vaktin
Gidenler dingin
Ben, yapraklardan süzülen gözyaşı
Sen, verimli topraklarda sürülen ten
Bin bir çiçek açar nemli topraklar
Gözyaşı dökülüp de toprak olurken
Bir öykü peşine takıldı şiirim
Dur, öylesine koşma dedim
Kalemim yazıyor durmadan
Akan mısralara laf dinletemedim
Bir ezgi peşine takıldı şiirim
Yıldızlardan bir taç ördüm
Baharlardan koku sürdüm
İnanılmaz bir düş gördüm
Yar gönlümde köşkler kurmuş
Uçan kuştan haber aldım
Türküler uzar gelir
Gün doğar güzel gelir
İnce belli yar benim
Gözlerin süzer gelir
Sevgiler sarar gelir
Aş ererken aşta gördüm
Düş düşerken düşte gördüm
Boş koşarken boşta gördüm
Haylimden çıkmaz yarim
Ateşlenen aşkta sevdim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!