Gel.....birgün düşlerimden çıkarak
Gözlerinde tütünümün buğusu
Ellerinde toprağımın kokusu olsun
Bir pancar sökümü halaylarla gel.
Seni gören bereketi tanısın
Öyle horonlarla,bozlaklarla gel.
Artık gitme zamanıdır,gün batımında
İmkansız bir aşktan kaçarcasına
En kızgın anında müsademenin
Yüreği namluya takarcasına
Bu şehri silerek gözbebeğimden
Bütün geçmişimden koparcasına
Örük,örük saçları var salınmış
Siyah ipekliden şallara benzer
Ne yaban el değip murad alınmış
Taze dem yeşermiş dallara benzer
Buram,buram emek kokar elleri
Şiddetten,şiddet doğar....
Yoksaymanın o alaycı serkeşliğinde
Ve anaların ağıtları tutunur ebabil kanatlarına
Harcı kanla yoğrulan yeni putlar dikilirken..
Ülkemin sınırlarına....
Şiir yalnızlığı sever demişti biri
Yoksun yalnızım bu akşam yine
Sensizlik yalnızlığın çıplak tarifi
Mahşer meydanında bulunsam bile
Vakit yaşanmamış anlardan bir akşamüstü
Bana bu mevsimde olur,
Hep ne olursa....
Kalp romatizmam yoklar,
Siyatiklerim azar,
Bel ağrılarım başlar.
Ve gençliğimden yadigar,
Çığlık sağnakları boşalırken gözünden
Bir intikam yemini sanki..
Bulutları delip geçen o minicik yumruğun
Ve..sen körpecik yüreğinle
Startına varmamışken yaşam denen koşunun
Geceler bana gözlerini hatırlatır.
Derin,siyah ve gizemli
Ömrüm kirpiklerine asılı kalır...
Bir idam mahkumu gibi elemli.
Hakimbey kır kalemi....
Büyük bizim suçumuz.
Bu tuvalden fırlamış ilkbahar akşamında
Sevdiklerinden ayrı hangi zindanlardadır
Yine bilmem kaçımız.
Önemli adamlardı..
Önemli gözlükler takar,
Çok ciddi bakarlardı.
Bir hayli işleri vardı
Çok çalışırlardı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!