Kendimi bildim bileli bu ülkenin güncel siyasetiyle hiç ilgilenmedim.Hatta 43 yaşında biri olarak bu güne kadar sandık başına gidip oy kullanmış değilim.Bu anlayışım asla yaşadığım bu toprakların bu gününe ve geleceğine kayıtsız olduğum anlamına yorumlanmamalı. Bilakis lise yıllarından beri düşündüklerimi hayata aktarmak daha yaşanılabilir ve insanı daha özgür kılacak bir hayat biçimini aramak ve gerçekleştirmek adına verdiğim mücadele dolasıyla başıma gelmeyen kalmadı. Neyse şimdi anlatmak istediğim şey kendi öz geçmişim değil.Son on gündür ülkemizde yaşananlarla ilgili.
Sayın başbakanımızla aynı mahalleli olmamızdan başka hiç bir ortak yönümüz bulunmamakta hatta geçmişte karşılıklı tartışdığımız ve birbirimize sinirlendiğimiz bile vakii.Ancak bugünlerde yaşananlar tam bir tiyatro,hemde en ucuzundan melodram.Hani bazı özel tiyatroların sadece perde açılsın da nasıl olursa olsun kabilinden yurt dışında izledikleri üçüncü sınıf metinleri berbat bir tercüme ve uygulamayla sahneye koymaları gibi bir şey.Elbette bu meselede suçu sadece bir tarafta aramamak gerekir.Sevgili mahallelim sayın Başbakanımız R.Tayyip Erdoğan'a Peygamberimiz Hz Muhammed (s.a.v) in bir hadisini hatırlattıktan sonra asıl bu komedinin baş mimarı olan anlayışa gönderilecek bir kaç sözümüz olacak. Peygamber efendimiz sayın başbakanımızında çok iyi bildiğine inandığım bir hadisinde şöyle buyurur
'İnandığınız gibi yaşamıyorsanız,yaşadığınız gibi inanmak zorunda kalırsınız'
Tıkış,tıkış yaşayarak hayatı..
Yokluğun ve acıların rağmına
Onca terkedilmişliği sığdırıp
Kırkbeşli yaşlarına
Üstelik bir de İstanbul'da açmışsan gözlerini
Dünyaya
Bir tuhaflık var bu gün soluduğum havada
Sanki her zerresinden mısralar saçılıyor
Şaşkınlıkla yürürken bozuk kaldırımlarda
Kıvrıldığım her sokak geçmişe açılıyor
Habersiz bir yürüyüş,zamandan ve mekandan
Sen güneş yüzlü çocuk...
Yarınlara erteleme bu günlerin düşünü
Tüm dünya seyrederken.....
Bir işgalci kurşunla
Masmavi umutların toprağa düşüşünü
Yeniden yaz tarihi bu zaman diliminde
Bir gün gözlerimden çekip gözünü
Hoşçakal deyip te dönüp gidersen
Bir an gökyüzüne çevir yüzünü
Bak nasıl matemdir, görebilirsen
Dert ekini,boy boy biçilmez olur
Ölümcül bir sessizlikti gidişin
Gülmeye hasret dudaklarımda
Bir şafak vaktiydi,serin umarsız
Buz kesmiş tüm Gazze ayak altında
Son bakışın kalmış gözbebeğimde
Omuzunun üzerinden attığın
Bir başka parlıyordu o sabah doğan güneş
İnancın destanına şehadet etmek için
Şehitlerin kanları,karışarak sulara
Vurdu Çanakkale'ye aşılmaz çelik perçin
Yedi kat gökten inip...
Bir tanem....
Bugün mektubunu verdiler bana.
Açar açmaz dağ çicekleri saçıldı,
Koskocaman koğuşta
Bir tek benim ranzama.
Yağmurları hapsedip gözlerine
O mahzun endamla bakma ne olur
Dikenler ekleyip gül sözlerine
Beni daha fazla yakma ne olur
Sevdanın okunu ruhuma salıp
Şimdi küçüksün bebeğim
Bir gün büyüyeceksin
Barışa filizlenen başaklarla
Beraber.........
Lekesiz yüreğinde umutlar yeşerecek
Öfkeden,intikamdan,ihanetten




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!