Minik yüreğini döküp diline
Benden bir şey istemiştin geçen gün
Bir ağrı saplandı gönül teline
Yürek çeşmesini doldurdu hüzün
Gidelim demiştin senle ikimiz
Gurbet rüzgarı eserken ruhumun ikliminde
Yakıcı feryadları dağladı gönlümü Ney'in
Canım esir iken,cananın ipek büklümünde
Zebunu olmuş bekler,gamzelerindeki mey'in
Bir dostun lütfu ile öğrendim serencamını
Gecenin ıslak saçları dolaşırken ruhumda
Gözlerinin sıcacık limanına sığındım
Çok zalim geçmiş yıllar geriye baktığımda
Mazinin hatıraları arasına dağıldım
Bir firağın hüznü düşer özüme
Yadıma gelince yaşlı gözlerin
Eller değiyorken senin tenine
Ruhumu acıtır yakar sözlerin
Döneceğim diye gittin gideli
Hazan yaprakları dökerken ömrüm,
Bir yanım deli taylar gibi şahlanmak ister.
Nihavend şarkılar çalıp her gece,
Yüreğim,gönlüne yaslanmak ister.
Gözlerim gözünden daha derinde,
Ruhunun rengine uzanmak ister.
Havada ihanet kokusu var...
Belli...belirsiz.
Sol yanımda,iki kürek arası
İnce,ince işleyen bir mavi sızı
Bezirganlar sofrasında hürriyet.
İşportaya düşürülmüş....
Gönül viranesinde gezindimde dün,
İzinden başka iz ben göremedim.
Vuslat rıhtımında oturdum kaldım,
Hayaline bile yüz süremedim
Tur dağında Musa aşkla yanarken,
Bir haykırış uyandırır beni uykumdan
Tanıdık sıcak ve güvenli
Koskoca asırlık çınarlar gibi
Bilirsin çınarlar korur saklar adamı
Hayın saldırısından,pusudan,soğüktan karanlıktan
Kökleriyle toprağa sarılan asırlık devler gibi
Benim bayramlarım hiç olmadı
Ne rengarenk pamuk şekerleri,
Ne atlı karıncalar.
Girdiler düşlerime arefe geceleri
Acı ve öfke doldurdu her yeni gün,
Bayram medilleri kadar,
Soğuktu hava....
Ayaza kesmişti üstelik.
O anda farkettim ellerinin kimsesizliğini
Bir gülüş mesafesindeydi,
Yüreğin gözlerime.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!