Ne yangınlar,ne bozgunlar görmüşüz.
Çeliğe su verir gibi gelmiş bedenimize.
Nice çılgın hasretler tüketmişiz.
Çentik ata ata yüreğimize
Delice sevdalar büyütüp durduk
Bir muhabbet..
Bir muhabbet ki dostum görmelisin
Bu mevsim tabiat nasıl sevişir
Toprak nasıl da yırtar bağrını
Göğsünden fışkıracak fidan uğruna
incecik dal boynunu eğmişte yükünden,
üşüyorum......
kirpiklerim de donmuş bir çiy tanesi yaşam
gözlerim ışığını yitirmiş
bin yıllardır umuda olan açlığından.
korkuyla yontulmuş bir sfenks gibi hissiz
ve anlamsız bir dikiliş şimdi benimki
Ne hususiyettir nev-i şahsında
Nice dil kavrulur nar-ı çeşminden
Bu sonsuz firakın karanlığında
Bir nesim ulaştır vuslat bezminden
Bende aşk okunun yaralısıdır
Saçları aslan yelesi bir kadın
Güneşe yürüyordu..
Eteğinde geçmiş medeniyetlerin kalıntıları
Bereketi kuşanan göğüsleriyle
İsyanları taşıyan,çatlamış avuçları
Kusursuz bir öfke dudaklarında
Bekle beni..
Bütün umutların bittiği yerde
Çaresizlikten değil ufkun bu karanlığı
Yediveren gülleri açsın ellerinde
Kavgalar doğurur çocuklarını
Geleceğim........
Seher vakti tabiat uyananda
Boztepeden baktım şu Kırşehir'e
Masmavi gök ince bir sis salanda
Sevda gibi aktım şu Kırşehir'e
Camisi var Selçuklular mirası
Ay yüzünü görüp kurban olduğum
Yaramı sarmaya gelemezmisin
Kokusunu menekşeden duyduğum
Halimi sormaya gelemezmisin
Yarıldı bu sinem kan revan oldu.
Sıcak gülüşlere hasret
Zifir gecelerin ışıttığı yüz...
Uzak mutluluklar ülkesinin
İşitilmez olmuş senfonileri
Hep yanlışımızı aramaktayız
Kutsal ışık Olimpos'tan çalınalı beri
Karanlık dökülüyor gözlerimden kağıda..
Bütün ihanetleri gizleyen o rengiyle
Bir fahişe geçiyor anılar tünelinden
Hüzne şehvet katarak yalan gülüşleriyle
Pera'dan iniyorum Tepebaşı'na doğru
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!