Doyamazdık o gençlik yıllarımızda
dostluğun şiddetine,
derinliğine.
yediğimiz içtiğimiz,
duyduğumuz, tükettiğimiz
ayrı olmasın isterdik.
Üst üste dizildiğinde acılar,
yani acının kısırdöngünde kaybolmaya başladığında benlik,
ara vermesi için bu yola,
dinlenmesi ve dolması için
acı içerikli bıkkınlık mesajları gönderir
tam da doruğuna çıktığında beden acı zevkinin.
Siz, somut, elle tutulur
dünyevi işlerle uğraşanlar,
hayallere pek de yer vermeyenler:
bırakın
hayalperestler, saçmalık peşinde koşanlar,
Her türlü konuyla ilgilen
ister entel ol, ister dantel
ister orman kaçkını
ister en yukarıdaki
hani şu göremediğimiz sosyeteden
jetten, mobiletten;
Ah be kardeş
ne dersin sen öyle oturduğun yerden? !
Doğruculuk-doğruculuk nereye kadar? !
Bugün işyerinde 10 tane doğruya 5 kilo pirzola mı veriyorlar
ya da mesai bitiminde toplamda 10 doğrusu olanın yanına
bir kadın ve aşk mı hediye ediyorlar da;
Köpeğe köpek diliyle iltifatı,
ağzına etli-kemik sunmayı,
ensesini boku bokuna
sanki pek istermişim gibi sevmeyi
onu kendince mutlu etmeyi
bu düzende öğrendim ben!
eminim dikkat etmiştir herkes
pek dürüst olmasalar da
en azından ayda-yılda bir kere
kimi hayatında bir kere
kendine karşı dürüst olmuştur ve
mutlaka düşünmüştür:
Dimdiksin
taş gibi
geçirimsiz
tam yalıtılmış...
Ağlamayı sevmem diyorsun.
Hocam;
bırak antidepresanların bizler üzerindeki tartışılmaz etkisini
bize o hapları kullandıran
başka çıkışkapısı bırakmayan
şu Karı Dırdırı'nın gücünü hele bir kabul et de
sonra gel karşıma
Ölçüsü alınası bir dilber O…
öyle tatlı, siyah-kıvırcık bir esmer ki
melez tadında;
insanın sütlü çikolata diye yiyesi geliyor!
Ölçüsü alınası bir dilber O…
Ben şairim demeyi şiirleriyle gösteriyor..Okuyucunun önüne serdikleri 'evrensel gerçekleri [miz]..okudukça
unuttuğumuz isyanları yeniden hatırlıyoruz..Gerçeği
sofraya koyup yüzleşme gücün varsa al ne kadar lazımsa diyor. Sesi ilginç metalik bir ses gibi geliyor kulağa..Doğal desek sahte to ...