Sevmek, kervanların yitik hevesi;
Dünyamız, kaybetti çoktan, kardeşim.
Insan, bombaj yapmış et konservesi,
Ömrünü tüketti çoktan kardeşim.
Bende karşılıksız artık yemin, söz...
Günlerdir buruk bir aşk tutsak kalmış içimde,
Can çekişir ışıksız, el kadar bir hacimde.
Benim onu savmaya iznim de yok gücüm de;
Gelip kefaletini öder misin bu gece?
Gözümün kör bebeği, kalbimin taş çocuğu,
Beni deryalara sürdü,
Gözlerinin pusulası.
Gönlümde kaç sene sürdü,
Bir kaç günlük fasılası!
Gahı denizinde yüzdüm,
Zannetme her acı, sana zulümdür.
Doğmaya en büyük mana ölümdür.
Bu söze nişan ki benim halimdir.
Bak ta hissedar ol benim kıssamdan,
Neler devşirmişim -izle- zamandan.
Beni vatanımdan çekip aldılar.
Çözmek istiyorsak bu hayat aksaklığını,
İlk mesele; aşmalı fikir tutsaklığını.
Ali diyorsa doğru; Veli diyorsa yanlış,
İşte, burda başlıyor, hakikatte yanılış!
Baba, namaz kılmıyor ama çok ta kültürlü;
Anne, okuma bilmez, gel gör ki tesettürlü.
Yeter ki ab-ı aşk'a daldır kirpiklerini,
Yarası 'merhem' olur, okun hezimetimse...
Rüzgarın dizgininden tutarak gir gönlüme,
Razıyım yenilmeye, kokun ganimetimse...
Bilinmez rüzgarlar esti başımda;
Ben ben olamadım, affet gençliğim.
Ne duygular gömdüm körpe yaşımda;
Aşkı bulamadım, affet gençliğim.
Kör pıçak verdiler bu kör caniye,
Nâr-ı cemal ile yakar durursun,
Sanki bir Zebanî melek misin sen?
Ruhuma kancalar takar durursun;
Can vü ten ayıran elek misin sen?
Elimsin, ayağım, hemi başımşın,
Başımı yasladığım o vefalı diz senin;
Aynada bakıştığım bu çizgili yüz senin.
Katlime fermanlara, buyruklara direnen;
Hayatıma hükmeden bir hecelik söz senin.
Açıkça bellidir hata yaptığm;
Seni melek bildim, günahsız bildim
Sevmek ibadettir deyip taptığım
Kalbimdeki putu yıkmaya geldim.
Yüzümde maziden yüzlerce perde;




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!