Ey, damlası denizi sarhoş eden deli aşk!
Girme kör bedenimle ruhumun arasına.
Ölmek, biricik yolsa O'na kavuşmak için,
Lokman niye didinmiş ölümün çaresine?!
Ben eksiğim, O tamam; beni O'ndan koparma.
Yağmur yüklü kalemim;
Tüm heceler ıslanmış.
Kağıda düşmüş nemim;
Mektuplarım paslanmış.
Buğulu cümlelerim;
Aşka gülen iki göz gibiydik biz;
Onun içi gülsün. artık ben gülmem.
Gözleri yosunmuş, bakışı deniz;
Bana ne ki! Zaten ben yüzme bilmem...
Nâr-ı cemal ile yakar durursun,
Sanki bir Zebanî melek misin sen?
Ruhuma kancalar takar durursun;
Can vü ten ayıran elek misin sen?
Elimsin, ayağım, hemi başımşın,
Eziyet değil de, nedir ki bu hal!
Gafletin koynuna girmiş hakikat.
Adalet bir fıkra; hak, hukuk masal,
Matemim mabettir, sitemim dua;
Günde milyon vakit, ibadetteyim.
Geceme sarılmış dertler var daha,
Ben ezelden beri bu âdetteyim.
Geçirsem elime bendeki beni,
Şu yalnızlığa rağbet günden güne artarken,
Hükümet, yurt dışından insan ithal edecek.
Görüşmeler son hızla böyle devam ederken,
Şahane şahlanışı kim dize getirecek!?
Kanlı canlı insanlar , ana kaynaklarından!
Belki efkarlı bir günümde,
Derin bir iç çekişim olacaksın.
Ve elektrikler kesilince bu şehirde,
O gözleri bulandıran kirli ışık,
Yerini bırakınca duru hatıralara,
Gök''yüzüm''de...
Elbette su akar yolunu bulur,
Taşırma kendini, sellenme gönül.
Ömür sarayları hep viran olur,
Sabret şu zulüme, dellenme gönül.
Çevirme isyana güzergâhını,
Bardak bardak çay doldurup,
İçiyorum gündüz gece.
Saat başı alarm kurup,
İçiyorum gündüz gece.
Gah semaver gah demlikte,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!