Olgun Ekinci Şiirleri - Şair Olgun Ekinci

0

TAKİPÇİ

Olgun Ekinci

Güz mevsiminin serin sabahındayım,
Sen düşersin yüreğimin buz tutmuş kuytularına
___Isınırım…

Sarı sıcak, nemli ikindilerde, kavrulurken toprak,
Gözlerin düşer gözlerimin lacivertine

Devamını Oku
Olgun Ekinci

Gözlerime vuran güneşin
Gözlerine yansımasını görebiliyorsan…

_______Eğer

O benim gözlerimin güneşidir.

Devamını Oku
Olgun Ekinci

Teknolojik oyuncak çağına
Çocukluğumuzun erişemediği zamanlardı
Mahalledeki bahçelerden yemiş çalmamız
Ve göz yumması komşuluk hatırındandı
Asuman, Yıldız, Fahriye teyzenin…

Devamını Oku
Olgun Ekinci

Sen benimle mi güzelsin
Seni sevdiğim için mi?

Bu şarkılar, türküler, besteler, senfoniler
Sen varsın diye mi
Seni sevdiğim için mi güzel?

Devamını Oku
Olgun Ekinci

Emekçi bir babadan
Devralırken kara kartallı bayrağı
İleri ve aydınlığa taşımaktı
Çocuksu düşlerimde ki erek

İçimiz, dışımız, ruhumuzun beyazına

Devamını Oku
Olgun Ekinci

Dokuz Eylül,

Ölüm yıldönümün değil senin

Sevincin
__Mutluluğun

Devamını Oku
Olgun Ekinci

………Sığındığım, saklandığım her kadının göğsünde seni arıyorum, sıcaklığına ulaşmaya çalışıyor, üşüyorum sevgili… Üşüdüğüm her ten soğuk, sisli gece, buzullarla kaplı labirent, çıkmaz bir sokak, üşüyorum sokakların kirliliğinde, çocukluğuma kaybolmak istiyor tükeniyor, sana ağlıyorum yabanıl göğüslerin çıkmazında…

………En çok yağmuru severdik sevgili ama bir kez yağmadı üzerimize, denk bile gelmedi yağmur bulutlarının gölgesi saçlarımıza… Ilık bir duş, kulaç attığımız pisin ya da deniz suyu dışında neden hiç ıslanamadık sevgili? Yağmur SİNEM’Dİ Konya ovasında ayak parmaklarımızdan saç tellerimize kadar sırılsıklam kurutmuştu bizi… Hep başka iklimlerin yağmurunda ıslandık, yüreğimize ulaşan her damlada gözbebeklerimiz çiseliyor, hep sana yağıyor, sana ağlıyordum sevgili…

………Ve her yağmur öncesi çığlık atmak ister ama sus olur avazım çıkmazdı, çünkü her damlada nice yapraklar yere düşerdi… Suya, sele kapılan yaprak / yapraklar gördüğümde gözlerimi kapar, sana gelirdim, el ele sele kapılır, dalından düşen bir çift yaprak olur savrulurduk sevgili… Öyle savruk, öyle hoyrat olurduk ki dur durak bilmeden kilometrelerce akar akardık gece sevişmelerinin şehveti dinginlediği ana kadar…

Devamını Oku
Olgun Ekinci

.........Sevda yüklemek isterdim bulutlara, oysa gece öyle berrak ve mavi olurdu ki kızar, sis bulutları düşlerdim gözlerimi kapayınca… O sis bulutlarında sen kaybolur, yalnızlığıma uyurdum her gece, gece korkunç, sen o karanlıkta şeytanca gülümserken sevdasız bulutlara savrulur, sabaha düşerdim sırılsıklam, savunmasız, çırılçıplak…

………Elvedaların vedasız, sessiz ve ıssız olurdu, gökteki tüm yıldızlar kayar, bana benzeyen o tek ve serseri yıldız kaldığında anlardım gittiğini… Uzak geceler kadar suskun, yakın yıldız kadar ışıldar, melekler gibi gülümser ardından asa’nla kaybolurdun… Seni arardım minik mavi bulutların ardında, sis diyarı ülkelere göç eder izini sürmek isterdim sisler ülkesinin kayıp sokaklarında… Çok uzaklardan görünür kaybolurdun dilini, dinini, ırkını, milliyetini bilmediğim ülkelerin dağlarına savrulur, uçurumlarından ıssız vadilerine düşer, ölmek ister ölemezdim, dua edipte ölme mi derdin? Oysa ne çok isterdin ölmemi ve sen bilirdin her şeyi… Bilirdin ama kendimi saklardım senin bilinmezliğinde aklımı, benliğimi yitirdiğim ülkelerin yitik ve soğuk sokaklarında…

………Vadeli hesap açtırıp dönüşümü garantiye almak istedim bilinmez ülkenin kapitalist bir bankasında, kefil istediler senin adını verdim, sadece sen vardın adını bildiğim… Hayret! Adını duyan ve yetkisi kredi kartı pazarlamasıyla sınırlı müşteri temsilcisi ayağa fırlayarak ‘’hanımefendinin emri olur’’ derken görünmez olan sana ceketini ilikledi… Oysa ben ne zaman yabancı dil öğrendim, sen buralarda nasıl ve ne zamandır tanınıyorsun? Benden bu kadar zaman sakladıklarında uluslar arası arenada nasıl böylesi seviliyor ve güveniliyorsun? Susma, bir şey söyle artık kuşlardan bile sakladığımız çocukluk sırlarımızı üleşirken yaban rüzgârlarında üşütme beni… Üşüt ama bir kez olsun kır kapının zincirini, yemin eden hep ben olur sen hüzünlerine susarken bir kez konuş bir kez ses ver ne olur… Taşlara, putlara, şeytana, gelenek ve törelere, d a y a t ı l a n günlere nasıl ve neden karşı çıktığımı bilirken ses ver, Tanrısızlığımı, ona isyanımı sende susku ve saygıya dönüştürürken fısılda, kuşlar bile bilmez ölümcül sırlarımızın güzelliğini… Hani hiç çıkmamıştın ya yurt dışına, Joan Baezin kendi ülkesinde iki yüz bin kişiye verdiği konseri izlerken yanında kim vardı sevgili?

Devamını Oku
Olgun Ekinci

Denizce kabaran sevdam
Yakamoz ışıltılı dalgaların raksında,
Heyamolan aldığın sevgiden.

Ömrüm, göğsünde ki yitik mutluluğum
Sevdam sığ suların mavisi

Devamını Oku
Olgun Ekinci

Kan ve diğer tahlillerin sonuçları
Ne kadar olumlu da çıksa
Uyuyup uyanamamak
Gözlerini bir daha açamamak
Acaba! Diye bir endişe
Hep ve çok vardı….

Devamını Oku