Bilirsin,
Hep sükûttan çekindim.
Bir kalem ucunda,
Sana bu nameyi yollamanın,
Susmaktan,
Daha meşakkatli olduğunu;
Bir kalem ucunda,
Hep sükûttan çekindim.
*
Elbette,
Daima boşluktan ürktüm.
Bir beyaz sayfada,
Sözcükleri var etmenin,
Gizlemekten,
Daha çetin sayıldığını;
Bir beyaz sayfada,
Daima boşluktan ürktüm.
*
Sanırım,
Hep o lekeden kaygılandım.
Bir damla izde,
Gerçeği ifşa etmenin,
Silmekten,
Daha ağır geldiğini;
Bir damla izde,
Hep o lekeden kaygılandım.
*
Nedense,
Hep isimsizlikten gocundum.
Bir hitap anında,
Azizim diye başlamanın,
Hiçlikten,
Daha cüretkar olduğunu;
Bir hitap anında,
Hep isimsizlikten gocundum.
*
Halbuki,
Her an duygusuzluktan yakındım.
Bir itiraf vaktinde,
Kalbi ortaya koymanın,
Saklamaktan,
Daha cesurca olduğunu;
Bir itiraf vaktinde,
Her an duygusuzluktan yakındım.
*
Sanki,
Hep mesafeden dem vurdum.
Bir satır arasında,
Sana ulaşacak olmanın,
Uzaklıktan,
Daha ürkütücü olduğunu;
Bir satır arasında,
Hep mesafeden dem vurdum.
*
Belki de,
Hep anlaşılmamaktan yakındım.
Bir mana anında,
Gözlerinle gezinmenin,
Unutulmaktan,
Daha sarsıcı olduğunu;
Bir mana anında,
Hep anlaşılmamaktan yakındım.
*
İnan ki,
Hep cevapsızlıktan rahatsızdım.
Bir mühür vuruşunda,
Sükûtu kırmış olmanın,
Beklemekten,
Daha büyük bir sınav olduğunu;
Bir mühür vuruşunda,
Hep cevapsızlıktan rahatsızdım.
*
Nihayet,
Hep o son noktadan çekindim.
Bir imza vaktinde,
Mektubu bitirmenin,
Vazgeçmekten,
Daha geri dönülmez olduğunu;
Bir imza vaktinde,
Hep o son noktadan çekindim.
Kayıt Tarihi : 16.11.2025 16:50:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!