: bir noktayı diğerinin üzerine koyarak başlıyordum sözlerime
anlatmaya çalışıyordum sevgimi.öyle çok duyguyu aynı anda yaşıyordumki aynı anda.bir duygu-bir virgül, bir duygu-bir virgül, bir duygu daha -bir virgül daha, duygu - virgül, duygu-virgül... virgüllerde yetmiyordu sözlerde.sözlerimin sonuna hep üç nokta bırakarak ayrılıyordum senden.
sende konuşmuyor değildin. ee az bişey çenen düşüktü.ama ben sürükleyici bir romanın kilit noktasındaki bir kelimeyi satır yetmezliğinden bölen kısa çizgiyi takip eder gibi dikkatle dinliyordum sözlerini.ve o kilit iki kelimeyi alamıyordum ağzından.ve her ayrılışımızda soru işaretlerinin çengelini beynime saplardın.bende hep beynimde soru işaretlerinle yaşardım
yokluğunun kalbimi sızlattığı günlerde doğaya sığınırdım.aptal aptal konuşurdum kuşlarla.yıldızlara sorardım nerde olduğunu.ünlemler fırlatırdım dağlara, taşlara, gökyüzüne.seni sevdiğimi bağırırdım.mardin eşiğinde ve asiler kentinin mor ve kara dağlarında yankılanırdısanki sevgilim dağlarmış gibi cevap verirlerdi SENİ SEVİYORUM diye.
Şehre simsiyah bir kar yağar
Yollar kalbimle örtülür
Parmaklarımın arasından
Gecenin geldiğini görürüm
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta