bir nisan yağmurunda ıslandın mı
damlalar akıp giderken yüreğinden
fısıltı çığlığın karıştı mı sularına
içindeki çocuk da baktı mı gözlerine
tuttun mu teninin doruğunda göz izini
soludun mu rengini gökyüzünün
'Aman gelme' dedim, bak geldin işte
Dünyaya meylin var, 'beşer'sin bebek
Bir bilsen dünyamız neyin nesidir
Ayırır ağzını işersin bebek.
Kimisi su katar içtiğin süte
Devamını Oku
Dünyaya meylin var, 'beşer'sin bebek
Bir bilsen dünyamız neyin nesidir
Ayırır ağzını işersin bebek.
Kimisi su katar içtiğin süte
sabah çiği yeni yeni süzülmekte yapraktan
erken uyanmışsındır yine
başparmağına bağlı bir gemi de yoktur bu limanda daha
serseri bir söz gibisindir
gelip bulmuşsundur kendini bir kez daha bu şiirin kıyısında
ışığın kırıldığı yerde, gülümsedin mi yoksa
gülümsedin mi söyle…
umarım bu yerde bi gün maviyi giyeriz üzerimize.
yüreğine sağlık.
suların üzerine inşa edilmiş taş köprüler.
insanların hayat üzerine inşa ettikleri aşk köprüleri gibidir
günler gelir
günler geçer
üzerinden..
kilime düşmüş izdir aşk
ilmek ilmek/gülmek gülmek
bilen bilir...
t.k/bi kez daha okudumda ha bunları yazdım sağol ya,sorma nası yazdığımı bilmiyorum da.
harikaydi siirniz kutlarim saygi ve selamlarimla
'Aynur Özbek Uluç' u ilk tanıdığımda, bir kültür şenliği sayfanız, demiştim.
Uluç'un yazın skalasını yüksek bulurum. Yazışıyla da, başkalarının yazdıklarına bakışıyla da.
Fakat yorumcularının da öyle. O skalaya rahatlıkla erişiyorlar. Bakar mısınız şiirde tarih gibi ilk bakışta gereksiz görünen bir tartışmadan, hem üslupça hem içerikçe nasıl da yeni bir şenlik yaratmışlar. Bu konudaki kişisel görüşümü geçiyorum. (benim için olsa da hoş olmasa da diyen kalenderliğime borçlusunuz bunu)
İlk üç dize, yağmurun hem yüzümüzden hem gönlümüzden damla damla süzülüp gittiği. Biz yağmurun fısıltılarını dinlerken onun da bizi dinlemesi.
Nerden çıkardım şimdi bizi dinleyen yağmuru? Yağmurdan başka dinleyecek kimsenin olmadığını öyle acı bir dille anlatıyor ki, içimizdeki o dolu yalnızlığı…
Yalnızlık nasıl dolu olur. Kırık bir sevdayla.
Yalnızız ve değiliz. İçimizde, içimizde yer aldığından habersiz, biri var, ama var.
Tuttun mu teninin doruğunda göz izini, beni şiire bağlayan en güçlü dize. Nedenini açıklayamayacak kadar çaresizim.
Ve son dize ve şiirin bütünü.
Bana neyi hatırlattı biliyor musunuz? Üstelik duygusallığımı, şairin soluduğu gökyüzüne dek uzatarak.
Yıllar yıllar önce biri vardı. 'İçimden yüzünüze karşı haykırdım' derdi. Kimi durumlarda. Muhtemelen mevsimi olmamasına rağmen ıslandığı nisan yağmurları altında..
Şaire ve yorumcularına sevgi, saygı ve minnetle. '
13 Nisan'da doğan akrep mi olur koç mu
sevdiğim şiirini burda görünce bir kez daha okuyu verdim,gerçekten içimden yağmurda ıslanmayı geçirerek,hemde boğazı vapurla karşıdan karşıya gecerken...
büyük annemi anımsadım,bir çok şeyi kendince kabullenmiş bir kadındı,tersliklere alışkın olmadığı için bunu 'kıyamet alameti sayar'dı.ona kalsa çoktan kopardı kıyamet(ilk okula giderken mahallede bir kadın bir adamı kaçırmıştı ninem bu olayada aynı şeyi söylemişti)
ama tüm bunlara rağmen benim çok çalışkan olmamı ister ve bana hediyeler verirdi,iyi kadındı nur içinde yatsın..
gecenlerde güzel yurdumun bir profesörü 'niksarda güneş tutlmasından sonra deprem olacak 'demişti,yetkililerin onca açıklamasına ragmen niksarlıların büyük bir bölümü geceyi sokakta geçirdiler,sağ duyusu çok gelişmiş bu devletten maaşlı bu bilim adamının söylediği şeyde yurdum insanlarına siyasetçilerimizin söylediği şeyler gibi fos çıktı.ve lakin sevgili aynur şimdi bu senin şiirinin altında başlayan bu mühim tartışma'şiirin altına tarih yazılmalımı;yazılmamalımı' bana o profesörü anımsattı,bir ömür boyunca uğraşılacak bir konu...
şiirler var tarih olur,şiirler var unutulur...insanlar gibi bir kenarda hep çağrılmayı bekler....
çağırılmak dileğiyle....
Sevgili Aynur, şiirinin önce beni etkileyen yanını yazmak istedim.Sonra tarih düşmeyle ilgili yorumumu yazacağım.
Son satıra gelinceye kadar yaşamın ta kendisi diyebileceğim duyguların doruklarına tırmandıktan sonra, IŞIĞIN KIRILDIĞI YERDE ölümü hissederek ayaklarım yere değdi sanki.
Gülümsedin mi söyle...
Eminim gülümsemiştir, diyesim geldi içimden kopan feryatla...Kutlarım çağrıştırdığın ve depreştirdiğin duygular için...
Şiirin altına tarih düşülmesi, bana arkadaşımın bu şiiri 3 yıl önce yazmayı plandığını veya yazmaya başladığını ya da 3 yıl önceki bir olaya atıfta bulunduğunu gösteriyor.Sevgili Aynur'un kişisel tarihini öğrenmiş olmayı da özeline girmiş gibi rahatsız edici bulmuyorum.Şiirlerin altına ünlü ünsüz her şairin zaman ve yer belirtmesinin hatta gerekli olduğunu da düşünürüm, sadece ustaların değil...Tarihin okuru ilgilendirmediği doğru değildir kaldı ki bir kişiye dahi bir mesaj iletiyorsa bile o bir kişiye mesaj ulaşmış demektir.Şairin böyle bir mesaj vermeye de hakkı vardır.Biz ne mesajlar gördük okuduk bizi ilgilendirmeyen konularda...
Sevgili Ayşenur Yazıcı da şiirlerinin altında tarihle birlikte yer belirtir. '' Kızkulesi '' vb.gibi...Geçenlerde okuduğum son şiirinde bu kez '' Cehennemin Dibi '' yazmış. O anki öfkesine ve çığlığına da uygun düşmüş, hoşuma gitti.
Düşüncelerim bunlardı ama tarih tartışmasının güzel şiirinin önüne geçmesini istemem doğrusu.Kutlarım sevgiyle...Nurdan Ünsal
Şiir ve tarih....
Sevgili Çağların başlattığı münazaradan sonra aklıma gelen sözler.
-Gök kubbenin altında söylenmemiş yeni bir söz yoktur.
-Zaman hattı mustakim olarak devam etmiyor ki mebdei ve müntehasından sözedilebilsin
-Şiir için önemli olan an'dır. Bir sanat eseri an parçasını dondurur ve donmuş kısacık bir an tüm zamanı temsil eder.
Geçenlerde Oğuzkan Bölükbaşı üstad üç kavramı tartışmaya açmıştı.
Gerçek,doğru ve hakikat kavramlarından aynı şeyleri mi anlıyorsunuz şeklinde.
Ben bu üç kavramı buraya uygulamak istiyorum şimdi sevgili Çağlar.
1.Tarih düşürmek mistik bütün şiir akımlarında vardır ve bu durumun edebiyat içinde ayrı bir konu başlığı olduğu inkar edilemez bir GERÇEK tir.
2.Şiirin tarihi şairleri ve şiirin içindeki anlamı okuyanları direkt olarak ilgilendirmez.Ama sanat tarihinin bir konusu olduğu DOĞRUdur
3.Şiir zamanın,mekanın ve hatta bilincin üzerine çıkma gayretidir ki peşinde olduğu ve aradığı şey,bir türlü tam olarak bulamayacağı şey, bulduğu kısımlarını bile tam olarak anlatamayacağı şey çelişkisiz mutlak bir HAKİKAT tır.
imdi...
Ben derim ki bundan gayrı varsın dileyen şiirine tarih koysun,dileyen koymasın..
Saygılarımla
Elbette, farklı düşüncelerin aynı sayfada buluşma şansı bulması okuyucular için de yararlı bir süreç olur kanımca. Yalnız bu sayfada yapılan tartışma sonrası mutlak tek bir karar çıkmalı gibi bir yaklaşım yanlış olur bence. Şiir içeriğine göre de değişebilir tarih konup konmaması gerekliliği , şairin izlenmesine ilişkin talebe, şairin bunu dikkate alıp almamasına vb pek çok koşula. Ben fazla konuşmayayım ki gelecek düşüncelere uç, açık kalsın))
Düşünce ve birikimleriyle katkı sunacak olan arkadaşlara şimdiden kendi adıma düşen pay olarak, teşekkürler.
Saygılarımla
Aynur Özbek Uluç
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta