Cinayetin her türlüsü bizim tasvibimizin dışındadır. Ata Türkeş’in vasiyetidir. “Ne ölmenizi ne de öldürmenizi istiyorum, ben sizin yaşamanızı istiyorum” demiştir. Ata Türkeş’in emirlerine itaat konusunda ki ısrarımız bir katatonik şizofrenin hareketsiz kalmada ısrarıyla aynıdır. Bunu maktul de biliyordu. Bu ülkede güvercinleri vurmazlar diyordu. Doğru da söylüyordu Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan her kimseyi hiçbir ülkücü, milliyetçi, vatansever nefsi müdafaa halleri dışında öldürmeyi düşünemez. Güvercin darbı meselinden devam edecek olursak; Güvercinler elbiselerimizi, arabalarımızın camlarını, ağaçlarımızı, sokaklarımızı kirletiyor olabilirler, varlıklarından ciddi anlamda rahatsız da olabiliriz hatta kendilerini güvercin addeden bu grubun bir akbaba sürüsünden ibaret oluğunun farkında olduğumuzu da söylemeliyim, evet akbabaların erken ölümüne üzülecek de değiliz, ancak hiç kimsenin canına, malına, namusuna hiçbir ülkücü, milliyetçinin tenezzülü olmamıştır ve olmayacaktır. Bunun için kimse Ogün Samast suratında Yusuf yüzlü ülkücüler aranmasın.
Türkün Kanıyla Doldur Boşalt.
'Türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni'nin Ermenistan'la kuracağı asil damarında mevcuttur.” (13 Şubat 2004) . Adı Türk olsun olmasın hangi zihniyet (vatan hainlerini tenzih ediyorum) , hangi çağdaş, hangi aydın yukarıda ki cümleyi okuduğun da mide spazmı geçirmiyor? Varsayalım aydınlarımız, çağdaşlarımız, gazetelerinde ki köşelerinden uzun uzun köşe yazanlarımız bu kadar hoşgörü sahibiler ise ben ülkücü vatansever Bülent Bora Baltacı “ Ermeni den boşalacak zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan Türk’ün Türk Cumhuriyetleriyle kuracağı asil damarında mevcuttur” diye iddiada bulunsam aynı engin hoşgörüyü bana da gösterebilirler mi? Merhumun beyanatlarından şovenizmde sınır tanımadığına başka örnekler veriyorum; “Ermeniler ve Yahudiler bu özel nedenlere sahip Diasporanın bilinen iki klasik örnekleridir. Her ikisinin de özel nedeni aynıdır... Soykırıma uğramış olmak. Dolayısıyla onlara kimliklerini korumayla ilgili insanlığın tanıdığı hak bir miktar ayrımcı ve pozitif durumda olmalıdır.” (23 Ocak 2004) . Bir Ermeni kendi milleti adına tüm insanlıktan tolerans istemek de kendi adına sakınca görmüyor, ben 1910 larda Anadolu da Ermenilerce 1970 lerde Kuzey Kıbrıs ta Rumlarca, 1990 larda Karabağ da yine Ermenilerce, halen Doğu Türkistan da Çinlilerce, Kuzey Irak ta Amerikalılar eliyle peşmergelerce soydaşları öldürülen bir Türk milliyetçisiyim ben tüm insanlıktan değil, Türk vatanında doğan, Türk vatanında yaşamakta olan kendi aydınımdan, çağdaşımdan, böyle bir ayrıcalık istirham etmekten ziyade taze acılarımızı görmezden gelerek bizi rencide etmemelerini rica ediyorum.
Hangi Halkların Kardeşliği.
27 Ocak 1973 – Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir 78 yaşındaki Amerikan uyruklu ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyan tarafından şehit edildi.
22 Ekim 1975 – Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Daniş Tunalıgil büyükelçiliği basan 3 ermeni terörist tarafından şehit edildi.
24 Ekim 1975 - Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail Erez ve makam şoförü Talip Yener, büyükelçilik yakınlarında katledildi.
16 Şubat 1976 - Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar Cirit, ermeni teröristlerce şehit edildi.
9 Haziran 1977 - Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha Carım, büyükelçilik ikametgahının önünde iki ermeni teröristin açtığı ateş sonucu şehit oldu.
2 Haziran 1978 - Türkiye'nin Madrid Büyükelçisi Zeki Kuneralp'in makam aracına ermeni teröristler tarafından ateş açıldı. Arabada bulunan büyükelçinin eşi Necla Kuneralp ile emekli büyükelçi Beşir Balcıoğlu, şehit oldular.
12 Ekim 1979 - Hollanda'daki Türkiye Büyükelçisi Özdemir Benler'in oğlu Ahmet Benler, silahlı saldırı sonucu şehit oldu.
22 Aralık 1979 - Paris Türkiye'nin Paris Turizm Müşaviri Yılmaz Çolpan, bir teröristin saldırısı sonucu katledildi.
31 Temmuz 1980 - Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği İdari Ataşesi Galip Özmen ile 14 yaşındaki kızı Neslihan Özmen, bir teröristin silahlı saldırısı sonucu katledildiler. Galip Özmen'in eşi Sevil Özmen ve oğulları Kaan Özmen olaydan yaralı olarak kurtuldular.
17 Aralık 1980 - Türkiye'nin Avustralya Başkonsolosu Şarık Arıyak ile koruma görevlisi Engin Sever, ermeni teröristlerce şehit edildiler.
Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Reşat Moralı ile din görevlisi Tecelli Arı, Çalışma Ataşeliği'nden çıkıp arabaya binecekleri sırada 2 ermeni teröristin saldırısına uğradılar. Moralı saldırı sırasında hayatını kaybederken, din görevlisi Arı, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede şehit oldu.
9 Haziran 1981 - Türkiye'nin Cenevre Başkonsolosluğu Sözleşmeli Sekreteri Mehmet Savaş Yergüz, evine gitmek üzere konsolosluktan ayrıldıktan hemen sonra uğradığı silahlı saldırıda şehit oldu.
24 Eylül 1981 - Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğu ile Kültür Ataşeliği'nin bulunduğu binayı işgal eden 4 ermeni terörist, 56 Türk görevli ve vatandaşı rehin aldı. Teröristler, kendilerine müdahale etmek isteyen güvenlik görevlisi Cemal Özen'i şehit ettiler, Başkonsolos Kaya İnal'ı yaraladılar.
28 Ocak 1982 - Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan ermeni teröristlerce şehit edildi.
5 Mayıs 1982 - Türkiye'nin Boston Fahri Başkonsolosu Orhan Gündüz, uğradığı silahlı saldırıda şehit düştü.
7 Haziran - Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği İdari Ataşesi Erkut Akbay otomobilinde uğradığı silahlı saldırıda şehit oldu. Otomobilde bulunan eşi Nadide Akbay, yaralı olarak kaldırıldığı hastanede bir süre sonra yaşamını yitirdi.
27 Ağustos 1982 - Türkiye'nin Ottowa Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Atilla Altıkat, silahlı saldırı sonucu şehit oldu.
9 Eylül 1982 - Türkiye'nin Burgaz Başkonsolosluğu İdari Ataşesi Bora Süelkan katledildi
9 Mart 1983 - Türkiye'nin Belgrad Büyükelçisi Galip Balkar'a 2 terörist tarafından 9 Mart'ta silahlı saldırı düzenlendi. Olayda ağır yaralanan Balkar, 11 Mart'ta şehit oldu.
14 Temmuz 1983 - Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği İdari Ataşesi Dursun Aksoy, ermeni teröristlerce katledildi.
27 Temmuz 1983 - Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği, 5 Ermeni terörist tarafından basıldı ve bina içindekiler rehin alındı. Baskın sırasında büyükelçilik Müsteşarı Yurtsev Mıhçıoğlu'nun eşi Cahide Mıhçıoğlu şehit oldu.
28 Nisan 1984 - Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Sekreteri Şadiye Yönder'in eşi, Işık Yönder, bir ASALA militanı tarafından şehit edildi.
20 Haziran 1984 - Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Erdoğan Özen, otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu şehit oldu.
19 Kasım 1984 - Türkiye'nin BM Temsilciliğinde görevli Evner Ergun, aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu şehit oldu.
Evet Ogün Samast teröristtir, bunu Türkiye Cumhuriyeti devleti tepeden tırnağa böyle kabul etmiştir ve gereğini yapmıştır, gereği ile de yetinmemiş bizzat sayın başbakan maktulu bağrına basarak acısını tüm dünyaya göstermiştir. Bizde ahval böyle iken hangi ermeni devleti, bırakalım devleti hangi aklı selimi çıkıp ta Los Angeles, Viyana, Paris, Beyrut, Roma, Madrid, Lahey, Atina, Sidney, Cenevre, Boston, Lizbon, Burgaz, Belgrad, Brüksel, Tahran, Viyana ve Azerbaycan Elibey dağlarında katledilmiş bir Türk için üzgünlüğünü belirtmiş olsun.
Milliyetçi Mikroplara Hijyenik Müdahale.
Evet sizin gördüğünüz gözle biz, toplum huzurunu bozan, köylü,lumpen, sapık, manyak (bu terimler işbirlikçi medya tarafından bizzat milliyetçiler için kullanılmıştır.) ,hasta ruhlu bireyleriz, tedirginliğinizi mazur görüyor önünüzdeki tek engelin en muhteşem engel oluşuna kahroluşunuzu gülümsemeyle seyrediyoruz. Sahibi olduğunuz mevzilerden sebebini anlayabildiğim kininizi kusarken bir yandan da devletin etkili ve yetkili kurallarını göreve çağırışlarınızı, devlet eliyle olmazsa ermeni, rum, peşmerge eliyle fark etmez şu bizim mikropları bir hijyene tabi tutalım çaba yada en azından heveslerinizi esefle tespit ediyoruz. Oyuna gelmeyeceğiz tekrar ediyoruz Ata Türkeş’in emrine vasiyetine tabi olmakta sizleri çıldırtacak kadar ısrarcıyız, bizlerin yükseköğrenim görmek, yabancı dil öğrenmek,meslek hayatımızda ilerlemek, evlenmek, baba olmak, demokratik yollarla siyaset yapmak, sizin deyiminizle en “lumpenimizin” bile helal kazançla evine ekmek götürmek gibi toplum dışı, faşizanca bir uğraşı var. Bu sebeplerden ötürü üzgünüz sokağa inmiyoruz, balkondan seyredeceğiz. Siz çağdaş cellatlarınıza balkonlarımızı işaret edin ya da lütfen susun herkes için en iyisi bu. Bülent Bora BALTACI
'Maymun ormanda gezip dolaşıp, aslanın arkasından atıp, tutuyormuş.
Ne yapıp ediyorsun diyenlere; 'Valla içip, gezip aslanı da şöyle böyle yapıyorum' demiş.
Gel zaman, git zaman bu sözler aslanın kulağına gitmiş.
Aslan meydanı boş bulan maymunun bu cesaretini sınamak için 'Dur, şuna bir görüneyim' demiş.
Maymunun olduğu yere varıp;
'Maymun efendi ne yapıp ediyorsun? ' diye sert sert sormuş.
Aslanın halinden gevezeliklerinin aslanın kulağına gittiğini ve bunu bedelinin ağır olacağını da anlamış.
Hemen kendine çeki düzen vererek 'Ne yapayım ormanların kralı, himmetinizle
gezip, dolaşıyorum. Bazen içkiyi fazla kaçırıp, İ.ne… İ.ne… konuşuyorum' demiş.
Adı geçen şahısla ilgilenenler; 'Kanla Abdest Alanlar' isimli kitabı okuyunuz. Ergün POYRAZ yazmıştır.
Öldürenin Yüzü Yusuf Değil.
Akbabaların Ölümü.
Cinayetin her türlüsü bizim tasvibimizin dışındadır. Ata Türkeş’in vasiyetidir. “Ne ölmenizi ne de öldürmenizi istiyorum, ben sizin yaşamanızı istiyorum” demiştir. Ata Türkeş’in emirlerine itaat konusunda ki ısrarımız bir katatonik şizofrenin hareketsiz kalmada ısrarıyla aynıdır. Bunu maktul de biliyordu. Bu ülkede güvercinleri vurmazlar diyordu. Doğru da söylüyordu Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan her kimseyi hiçbir ülkücü, milliyetçi, vatansever nefsi müdafaa halleri dışında öldürmeyi düşünemez. Güvercin darbı meselinden devam edecek olursak; Güvercinler elbiselerimizi, arabalarımızın camlarını, ağaçlarımızı, sokaklarımızı kirletiyor olabilirler, varlıklarından ciddi anlamda rahatsız da olabiliriz hatta kendilerini güvercin addeden bu grubun bir akbaba sürüsünden ibaret oluğunun farkında olduğumuzu da söylemeliyim, evet akbabaların erken ölümüne üzülecek de değiliz, ancak hiç kimsenin canına, malına, namusuna hiçbir ülkücü, milliyetçinin tenezzülü olmamıştır ve olmayacaktır. Bunun için kimse Ogün Samast suratında Yusuf yüzlü ülkücüler aranmasın.
Türkün Kanıyla Doldur Boşalt.
'Türk'ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni'nin Ermenistan'la kuracağı asil damarında mevcuttur.” (13 Şubat 2004) . Adı Türk olsun olmasın hangi zihniyet (vatan hainlerini tenzih ediyorum) , hangi çağdaş, hangi aydın yukarıda ki cümleyi okuduğun da mide spazmı geçirmiyor? Varsayalım aydınlarımız, çağdaşlarımız, gazetelerinde ki köşelerinden uzun uzun köşe yazanlarımız bu kadar hoşgörü sahibiler ise ben ülkücü vatansever Bülent Bora Baltacı “ Ermeni den boşalacak zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan Türk’ün Türk Cumhuriyetleriyle kuracağı asil damarında mevcuttur” diye iddiada bulunsam aynı engin hoşgörüyü bana da gösterebilirler mi? Merhumun beyanatlarından şovenizmde sınır tanımadığına başka örnekler veriyorum; “Ermeniler ve Yahudiler bu özel nedenlere sahip Diasporanın bilinen iki klasik örnekleridir.
Her ikisinin de özel nedeni aynıdır... Soykırıma uğramış olmak.
Dolayısıyla onlara kimliklerini korumayla ilgili insanlığın tanıdığı hak bir miktar ayrımcı ve pozitif durumda olmalıdır.” (23 Ocak 2004) . Bir Ermeni kendi milleti adına tüm insanlıktan tolerans istemek de kendi adına sakınca görmüyor, ben 1910 larda Anadolu da Ermenilerce 1970 lerde Kuzey Kıbrıs ta Rumlarca, 1990 larda Karabağ da yine Ermenilerce, halen Doğu Türkistan da Çinlilerce, Kuzey Irak ta Amerikalılar eliyle peşmergelerce soydaşları öldürülen bir Türk milliyetçisiyim ben tüm insanlıktan değil, Türk vatanında doğan, Türk vatanında yaşamakta olan kendi aydınımdan, çağdaşımdan, böyle bir ayrıcalık istirham etmekten ziyade taze acılarımızı görmezden gelerek bizi rencide etmemelerini rica ediyorum.
Hangi Halkların Kardeşliği.
27 Ocak 1973 – Türkiye’nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir 78 yaşındaki Amerikan uyruklu ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyan tarafından şehit edildi.
22 Ekim 1975 – Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Daniş Tunalıgil büyükelçiliği basan 3 ermeni terörist tarafından şehit edildi.
24 Ekim 1975 - Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail Erez ve makam şoförü Talip Yener, büyükelçilik yakınlarında katledildi.
16 Şubat 1976 - Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar Cirit, ermeni teröristlerce şehit edildi.
9 Haziran 1977 - Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha Carım, büyükelçilik ikametgahının önünde iki ermeni teröristin açtığı ateş sonucu şehit oldu.
2 Haziran 1978 - Türkiye'nin Madrid Büyükelçisi Zeki Kuneralp'in makam aracına ermeni teröristler tarafından ateş açıldı. Arabada bulunan büyükelçinin eşi Necla Kuneralp ile emekli büyükelçi Beşir Balcıoğlu, şehit oldular.
12 Ekim 1979 - Hollanda'daki Türkiye Büyükelçisi Özdemir Benler'in oğlu Ahmet Benler, silahlı saldırı sonucu şehit oldu.
22 Aralık 1979 - Paris Türkiye'nin Paris Turizm Müşaviri Yılmaz Çolpan, bir teröristin saldırısı sonucu katledildi.
31 Temmuz 1980 - Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği İdari Ataşesi Galip Özmen ile 14 yaşındaki kızı Neslihan Özmen, bir teröristin silahlı saldırısı sonucu katledildiler. Galip Özmen'in eşi Sevil Özmen ve oğulları Kaan Özmen olaydan yaralı olarak kurtuldular.
17 Aralık 1980 - Türkiye'nin Avustralya Başkonsolosu Şarık Arıyak ile koruma görevlisi Engin Sever, ermeni teröristlerce şehit edildiler.
Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Reşat Moralı ile din görevlisi Tecelli Arı, Çalışma Ataşeliği'nden çıkıp arabaya binecekleri sırada 2 ermeni teröristin saldırısına uğradılar. Moralı saldırı sırasında hayatını kaybederken, din görevlisi Arı, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede şehit oldu.
9 Haziran 1981 - Türkiye'nin Cenevre Başkonsolosluğu Sözleşmeli Sekreteri Mehmet Savaş Yergüz, evine gitmek üzere konsolosluktan ayrıldıktan hemen sonra uğradığı silahlı saldırıda şehit oldu.
24 Eylül 1981 - Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğu ile Kültür Ataşeliği'nin bulunduğu binayı işgal eden 4 ermeni terörist, 56 Türk görevli ve vatandaşı rehin aldı. Teröristler, kendilerine müdahale etmek isteyen güvenlik görevlisi Cemal Özen'i şehit ettiler, Başkonsolos Kaya İnal'ı yaraladılar.
28 Ocak 1982 - Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan ermeni teröristlerce şehit edildi.
5 Mayıs 1982 - Türkiye'nin Boston Fahri Başkonsolosu Orhan Gündüz, uğradığı silahlı saldırıda şehit düştü.
7 Haziran - Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği İdari Ataşesi Erkut Akbay otomobilinde uğradığı silahlı saldırıda şehit oldu. Otomobilde bulunan eşi Nadide Akbay, yaralı olarak kaldırıldığı hastanede bir süre sonra yaşamını yitirdi.
27 Ağustos 1982 - Türkiye'nin Ottowa Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Atilla Altıkat, silahlı saldırı sonucu şehit oldu.
9 Eylül 1982 - Türkiye'nin Burgaz Başkonsolosluğu İdari Ataşesi Bora Süelkan katledildi
9 Mart 1983 - Türkiye'nin Belgrad Büyükelçisi Galip Balkar'a 2 terörist tarafından 9 Mart'ta silahlı saldırı düzenlendi. Olayda ağır yaralanan Balkar, 11 Mart'ta şehit oldu.
14 Temmuz 1983 - Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği İdari Ataşesi Dursun Aksoy, ermeni teröristlerce katledildi.
27 Temmuz 1983 - Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği, 5 Ermeni terörist tarafından basıldı ve bina içindekiler rehin alındı. Baskın sırasında büyükelçilik Müsteşarı Yurtsev Mıhçıoğlu'nun eşi Cahide Mıhçıoğlu şehit oldu.
28 Nisan 1984 - Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Sekreteri Şadiye Yönder'in eşi, Işık Yönder, bir ASALA militanı tarafından şehit edildi.
20 Haziran 1984 - Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Erdoğan Özen, otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu şehit oldu.
19 Kasım 1984 - Türkiye'nin BM Temsilciliğinde görevli Evner Ergun, aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu şehit oldu.
Evet Ogün Samast teröristtir, bunu Türkiye Cumhuriyeti devleti tepeden tırnağa böyle kabul etmiştir ve gereğini yapmıştır, gereği ile de yetinmemiş bizzat sayın başbakan maktulu bağrına basarak acısını tüm dünyaya göstermiştir. Bizde ahval böyle iken hangi ermeni devleti, bırakalım devleti hangi aklı selimi çıkıp ta Los Angeles, Viyana, Paris, Beyrut, Roma, Madrid, Lahey, Atina, Sidney, Cenevre, Boston, Lizbon, Burgaz, Belgrad, Brüksel, Tahran, Viyana ve Azerbaycan Elibey dağlarında katledilmiş bir Türk için üzgünlüğünü belirtmiş olsun.
Milliyetçi Mikroplara Hijyenik Müdahale.
Evet sizin gördüğünüz gözle biz, toplum huzurunu bozan, köylü,lumpen, sapık, manyak (bu terimler işbirlikçi medya tarafından bizzat milliyetçiler için kullanılmıştır.) ,hasta ruhlu bireyleriz, tedirginliğinizi mazur görüyor önünüzdeki tek engelin en muhteşem engel oluşuna kahroluşunuzu gülümsemeyle seyrediyoruz. Sahibi olduğunuz mevzilerden sebebini anlayabildiğim kininizi kusarken bir yandan da devletin etkili ve yetkili kurallarını göreve çağırışlarınızı, devlet eliyle olmazsa ermeni, rum, peşmerge eliyle fark etmez şu bizim mikropları bir hijyene tabi tutalım çaba yada en azından heveslerinizi esefle tespit ediyoruz. Oyuna gelmeyeceğiz tekrar ediyoruz Ata Türkeş’in emrine vasiyetine tabi olmakta sizleri çıldırtacak kadar ısrarcıyız, bizlerin yükseköğrenim görmek, yabancı dil öğrenmek,meslek hayatımızda ilerlemek, evlenmek, baba olmak, demokratik yollarla siyaset yapmak, sizin deyiminizle en “lumpenimizin” bile helal kazançla evine ekmek götürmek gibi toplum dışı, faşizanca bir uğraşı var. Bu sebeplerden ötürü üzgünüz sokağa inmiyoruz, balkondan seyredeceğiz. Siz çağdaş cellatlarınıza balkonlarımızı işaret edin ya da lütfen susun herkes için en iyisi bu.
Bülent Bora BALTACI