Alev midir sımsıcak,kor mudur,ateş midir? 
Gönle dolan ay mıdır, yıldız mı,güneş midir?
Yavukulu mu,sözlü mü, haneye evdeş midir?
Huzurlu yuva bize,binbir odalı saray.
* * *
Koyverin düşsün sevinç,sineye gün sarısı,
Dal budak olup serpilirken ansızın,
Solan çiçeğim sen.
Altın beşikte,bir meleğin kanadında
Uyuyan bebeğim sen.
Dillenmemiş davet bırakır,
Yürürken kumral saçları.
Yalnız kaldığı zamanlarda,
En güzel besteleri şakır;
Şarkılarda Leyla gibi,
Sevgi kelepçeli, yürekte yasak,
Sözleri anlamsız iki çift dudak,
Bu nasıl sevdadır, çözmem imkânsız,
Çöl kumundaki kar, yanmayan ocak.
Bugün senden muştulu, mut’lu bir mektup aldım; 
Anılar çiğdem çiğdem doğup açıyor sanki.
Fikrimce ilk sorunda, ilk sözlerinde kaldım,
Dileğin bağrıma bir bahar saçıyor sanki.
* * *
Sen giderken kalbimde seken ceylan duruldu;
Günlerini serpip giden mevsimler,
Fırtınayla biten yazlar nazlıdır.
Ömürler tükenir,zamanlar akar,
Sonsuza uzanan güzler nazlıdır.
Hüzün çöktü gönlüme bu akşam tam doluyum,
Gönlüme yakamoz ol, doğ bana sarıca ay,
Tanrıçası sen olan, aşkın mümin kuluyum.
Say Beni, cennetine atılacaklardan say.
* * *
En sıcak cehennemin ebedi yanığıyım;
Tutkun yeller sana esmesin sakın,
Ocağında ateş olayım, ısın.
Yıllarca ardından sürükleneyim,
Dudaklarım çatlak, ayağım yalın.
Lodos yemiş denizler misali,
Kabardı yüreği yalnız gecelerde.
Düşleri ovadaki eğlencede,
Fikri o levent boyluda kaldı.
Uykunun gözlerine hain olduğu,
Yıllardır paylaşılmamış yatağında,
Çöker üstüme  sarhoş bir İskeçe gecesi,
Balkan poyrazıyla ayılmaz.
Kopmuşum havasından İskeçe’nin,
Gözlerim kör,kulaklarım sağır;
Adımlarım Arnavut kaldırımlarında,
Bir Anadolu,bir de senin hasretinle ağır.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!