parçalana parçalana gidiyor insan
tamam olamadığı gönülden..
uzun uzun susmalarımın
mevsimi olmadı hiç..
şebi yeldanın zifirisine tutundum
gecedendir siyaha yanık oluşum..
Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Devamını Oku
Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.
Bu yağmur kanımı boğan bir iplik




Hayelsiz Hayal:
oda başka bir geceden geliyordu
gölgesinin bile üşüdüğü duraklardan
adını rüzgâra bıraktı
rüzgarda aldı dağlara savurdu
sen siyaha tutunurken
o yağmurun unuttuğu taneleri topladı avuçlarında
karanlığı dost belledi önce
sonra dostluğun da susabileceğini öğrendi
yolların da hep umut aradı kalbi
ama her kıvrımda başka bir imtihan vardı
o taşlara sabır ekerken
sen mühürledin içine en uzun geceyi
kaç gün, kaç gece saymadı
çünkü zaman, yaraların içinde erir
kördüğümün çözülmesi
bazen sadece başka düğümler doğurur
aramak
belki bulmak için değil
aramaya layık kalabilmek içindi
onun yolculuğu senin Kerbela’na bakarken
kendi susuzluğunun çölünü geçmişti
ve biliyor tüm nehirler kaybolsa da haritada
iki susuz birbirine değince yağmur başlayacak
bir gün aynı denizin kıyısında
iki suskunluk birbirine dokunacak
artık iki değil
bir nefes olacak
(Hayelsizin avukatlığı)
Selamlar.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta