Gökyüzünden bakınca İstanbul'da akşam,
Işıl ışıl parlıyor Boğaz ve köprüleri,
Bir başka ayrıcalıktır sende yaşam,
Güzelliğinle coşturursun yürekleri.
moncer
İstanbuldan Ankara’ya Yolculuk
Ormandan döndü bozkıra, işte bak yolumuz,
Rengarenk kır çiçekleri, sağımız solumuz,
Geride bıraktığımız, muhteşem şehirler,
İstanbul’la Kocaeli, Düzce ve Bolu'muz.
Soruyorlar bana hep, neyini seviyorsun,
İstanbul’a neden sen, gönlünü veriyorsun,
Fırsatını buldukça, çıkıpta geziyorsun
Çünkü İstanbul benim, aşkım şansım her şeyim,
Sende yaşamak kadar, sende ölmektir dileğim.
Geliyor ha bugün ha yarın derken,
Zeytin gözlerini dünyaya açtın,
Sene 2004, 26 Ağustos sabahı erken,
Gelişinle ailemize sevinç ve mutluluk saçtın.
Nilay diye koyduk bebeğimizin adını,
Ne güzel duygu uykuda seni izlemek,
Kalbinin güzelliği yansıyor yüzüne.
Kolay değil sevgiyi yürekte gizlemek,
Söylenmiyor ama baka baka gözüne.
Muzipliğe vurup söylesem mi acaba,
Yağmur yağıyor şıkır şıkır
Sesi duyulur tıkır tıkır
İçim kaynıyor fıkır fıkır
Kabıma sığamaz gibiyim
Gördüm seni tutuldu dilim
Yollar bana, ben dahi onlara alışık,
Bi neşeliyim bi üzgün, kafam karışık,
Yine de şu gönlüm dünya ile barışık
Tutasım geliyor her düşenin elinden
Kurtulamıyom ben şu sevdamın dilinden
Ülkem dedin hep/koştun yarıştın/düşman gelirken/gittin savaştın.
Koştun yarıştın/düşman gelirken/gittin savaştın/vurdun da geldin.
Düşman gelirken/gittin savaştın/vurdun da geldin/kurşunla deldin.
Gittin savaştın/vurdun da geldin/kurşunla deldin/sen kahramansın.
moncer
Kahveyi içtik bugün Nilay’dan,
Yıkılıyor buralar olaydan,
Biz anlamıyız ki hiç halaydan,
Oynayıp da güldürelim sizi.
moncer
Beklenmedik bir anda, sen gönlüme,
Madem ki girdin, izinsiz
sabırsız,
Sevgi ekle, hayatıma ömrüme,
Kalbimi çalan, beceriksiz hırsız.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!