Kasım Yirmi,
Takvimler düşman ömre,
Yapraklarla yarışıyor sayfalar
Yere düşen düşene.
Kasım Yirmi,
Baktığımız her ayna,
Çarptığımız her kapı
Ve her çıktığımız yol, Ardımıza bakmadan
Yalnızlıktır.
Yazıktır aldığımız her nefese,
Büyütemediğimiz çiçeğe,
Güneş doğar belki yine, bükme boynunu,
Hayat bu, hayata küsmek olur mu?
Yaşayacağız iyi kötü, boynumuzun borcu,
Herşey başlar yeniden, kaybetmezsen umudunu.......
Yine aynı zirveye çıkarız belki,
Yine gözlerimiz kamaşır,
Seni hatırlamak adına,
Hesaplaşıyorum yine kendimle.
Ve dikeylemesine geçiyor gözümden,
Siyah beyaz anlar.
Acılar, umutlar, dündeki yarınlar,
Sanki bir dakika öncededir,
Uzun bir soluk benimkisi,
Uzun bir ızdırap.
Dört yıldır gözüm direniyor uykuya,
Ruhumsa geceye.
Volkandan inen lav misali,
Ter döküyor saçlarım,
Yorgun ve yaşlı Dünya'nın,
Genç ama yorgun yolcularıydık biz,
Nefes alıp veriyorduk sadece,
Eskitilen zaman birimlerinde;
Haz almak ne kelime,
Eziyet tüketiyorduk işte öylesine.
Seni özlemek ne güzel şey,
Ayışığında uzayan yollara,
Ve güle düşen çiğe bakıp,
Dalgın dalgın çökmek biryerlere.
Ve sigaradan bir nefes çekip
Ya sabırlar dökmek dilinden,
Kapıdan girişini hiç unutamam,
Senle beraber hayat girerdi içeri.
Tuhaf bir heyecan,
Ve de Özlemle beklerdim o anı,
Ne kadar kararmış olsa bile gökyüzü,
Senin gücüne dayanamazdı.
Çoğunuzu sevmiştim ben,
Birkaçınız dışında.
Her çektiğiniz acı sonrası,
Buğulanırdı gökyüzü, farkettiniz mi acaba?
Çoğunuzu sevdim ben,
Kızdım da arasıra,
Sis renginde gecenin,
Bir Giz boyu ilerliyorum,
Hayatın anlamı üstüne uzanmışım da,
Birşeyleri daha yeni görüyorum.
Düşüyorum, kalkıyorum, sersemliyorum,
Bir çay koyuyorum ocağa sonra,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!