Dinleyin beni dostlar
Kulak verin sesime
Yaş kemale eriyor
İlerliyoruz yolun sonuna
Nice beşer gelip geçmiş
Misafir olmuş bu fani dünyaya
Sen rüyalarımdan öte
Hayallerimden öte gerçek
Gözlerin denizler kadar engin
Orman yeşili
Ve sen bir ceylan kadar ürkek
Bir roman yazarsın
Hayat...
Sayfaları bir bir yırtılıp düşer
Bir daha kalemi alsan eline
Ellerin titremese de
Zamana karşı koyabilseydi saat
Aşka karşı koyabilseydi kalpler
Sabaha dek sevişmeler
Bir kavuşup bir ayrılmasaydı akrep ve yelkovan
Elbette hayat
Anneler günü gelmiş evladını beklerken
Ajanslardan duyuldu o acı haber
Evladının kokusu burnunda tüter
Al bayrakla kucaklaşır öksüz analar.
Bayrağa sarılır şehidin naşı
öyle sevelim ki
asla
ellere bulaşmasın günahlar
öyle sevelim ki
asla
yürekten sürgün edilmesin aşklar
Tanrı aşkına!
Tanrıların aşkı olsaydı
Bu kadar severler miydi?
Keza;
Zeus’ta aşkın kurbanı mıydı?
Güneşin batıp ayın doğduğu yerde
Gözü hedefte beden siperde
Kanı donmuş elleri, buz tutmuş tetiklerde
Bu acı gözyaşı nereye kadar
Dağlara inlere kurmuşlar pusu
Boşalan kadehlere gözyaşım doldu
Sensiz gecem bana cehennem oldu
Meyhaneci baktı halime güldü
Anlattım derdimi bilemediler iç içte unut dediler
Istırapla geçen gecemi dinle
Ne zaman uğrasam ararım seni
Sen yoksun ağaçlar dal kırıyorlar
Belikli her zümre özlemiş seni
Gelene geçene yol soruyorlar
Her şey bıraktığın yerde duruyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!