Susma ne olur...
Böylesi suskunken sen
Ölüm bile zor gelir bana
Haykır cellâdın yüzüne
Tükür özgürce
Darağaçları kurulmuşsa
Gök kubbenin altında
Rafa kaldırılmışsa adalet
Kışı kıyamete çalmışsa ocaklar
İsyankârım sensizliğe
Karanlığa gerilmişse eller
Yaralı ceylanın geçidi gözler
Uluyor içimde yüreğim hazin
Gecenin paltosu rengini özler
Ürperir bedenim üşüyor yazın
Kalem midir kaşın şiirim sürsem
Göklerin peşrevi yakmış abayı
Titriyor bedenim öz benek benek
Karakolda ayna soğuk sobayı
Kestane cevizim köz benek benek
Puslu balkonların sokaklar susmuş
Ah… Zamana meydan okuyan kadın
Namludur kurşunu sıkar gözlerin
Hayalimde düşün dilimde tadın
Ballıdır peteği yıkar gözlerin
Zalimsin ayrılık kışın bir başka
Boşalırcasına yağdı bulutlar
Aşk sokağı gülü açıldı soldu
Maviliği göğe sağdı umutlar
Mabedi kalbimi güldüren yoldu
Saflığım yıkandı yağmur suyundan
Sorgularım aynalarda zaman zaman kendimi
Yansıttığınız kişi miyim diye?
Daha dün annemizin ak sütünden emerken
Reva mıydı öksüz ve yetim fidana duruşum
Boyum posumca düzgün müyüm ey Tanrım!
Tahtına âşık kuruluşum.
Ozanın nizamı kalemine düşüyor
Kuruyor yuvayı emeğiyle dişi kuş
Erkeği pusuda kaygıyla gözetliyor
Mimarisi şirin bakar gözlere ne hoş
Zarafeti nice güzellikler sunuyor.
Bilen insan emin olur kendinden
Okudukça cahilliği yeneriz
İlim irfan geçemedik bendinden
Benzersiz yaratan benlik deneriz.
Akli sorguların kul mu baş ile
Elinde meşale kalem tutansın
Temel harca maya şifa katansın
Sana kalkan eller haller utansın
Karanlığa doğan tandır öğretmen
Kutsal kitapların dili ne söyler




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!