ortak paylaşımların düşeş gelmiş hali değil
sürdürdüğümüz hayat
uyumakla uyanmak arası mesafeleri kim ölçüyor da
garipliğimizin tarifini yapıyor
garipliğimizin bir ölçüsü varsa ölçü birimi nedir
garipliğimiz kaç okka gelir
Kendinden bir parçadır karşındaki
Sende karşındakinin bir parçasısındır
bütüne baktığında
o olmadan sen
İstanbul
Silik bir
Silüet gibi geçerken
Gözlerimin önünden
Seninle
Ufuk çizgisindeki
Geceye yıldızlar astım
yüreğim ilkdördün,
bulutlar çevreliyor kederli halleriyle halemi,
ey sevgili,
heyulan sarıyor gökleri,
ben altında yalnızım,
araba birer birer ihlal ederken
tüm şeritleri
kayıp giden çizgilere takıldı gözlerim
soğuktan üşümüş gibiydiler bembeyaz
ve titrek
bazılarını boylu boyunca çizmişler
Seni kendi küllerimden doğurduğumda üzerimde tek idin, çoğaldıkça beni siliverdin, çiğnedin, yok saydın, görmedin, en derin yaraları açtın içimde hırsların uğruna. Şimdi kendi hiçliğinde bana döneceğin günün korkusunu yaşıyorsun, korkma ben seni ilk doğurduğum an gibi yine kollarıma alacağım sevgi ile. Çünkü sen benden çoğaldın yine bana dönüyorsun.
domates ekmek ve peynir
sonra ekmeği bir banacan domatesin suyuna
kızıllaşacak ekmek
üzerine beyaz lor peyniri tuzlu tuzlu
güneşin batışı ufuktan
ve
Ulan AŞK,
biliyorum ki
senin geldiğin yerde de
böyle hasretlikler yaşanırdı.
Zaten
hasretlik olmazsa
Gözlerimden vur beni sevgili,
tenine dokunamayan parmak uçlarım üşümesin diye
saçların ile ört üzerimi.
Karnımın sancısına sebep olan gülüşünü çoğalt dudaklarımda,
bakma öyle öksüz ve pespaye oluşuna sevmelerimin,
ben saçları okşanmadan büyüyen sokak çocuklarının
yorgun düştüm bu kente,
umutlarımla ben.
kar beyazı düşlere dalarken,
bu kent,
karartmaya başladı
Kendini...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!