kömür haline gelmişti …/ … yakmıştınız yüreklerinizi
sürgündüm
dönmeye çalıştım yaşama geri
„ Kentinizin sokaklarında, içinizdeki o uzlaşmaz, paylaşmaz
ve nefretle aşınmış korkunç hapishanelerinizin gölgelerini gördüm.“
uzaklaştırdınız sevgimi
(..ilk defa kanamıyorum yüreğimden..)
ne olduğu öğrenilmiş düşlerin üstünden geçiyoruz
gerçeği uzak sayamayacak kadar yakınız artık
bir giden olur, vakitsizdir ölüm
bu yağmur vaktinde
saçlarındaki küller yıkanmadan
bir çocuk ölür, bilyelerini toplayamadan
akşam gelir çağırılmadan
ırmakların geri akamayacağı yerden
bir oltayla başını yarmanın suskunluğuyla
vardım sana
dilini koy akıntımıza
denizlere varamayan portakal yapraklarını
aldık ağıdımıza
bana büyük
zamana küçük
hayatımdan döküntüler bunlar...
ciddiye almayın söylediklerimi / içinde gerçek yok
çünkü hiç bir güzel söz yansıtmıyor
geçerliliğini yitirmiş bir gerçektir elinde tuttuğun
adres hanesinde seni unutmuş insanların isimleri
artık kimse kimseyi anımsamıyor eski yarasından ötürü
senin fidan ektiğin yerlerden bir orman göçtü
hangi kuş vurulacaksa ona göğüs gerersin sen
hangi düş kırılacaksa ona tutunursun sen
sözlerin var söylemek istediğin
resimlerin var göstermek istediğin
'benimkiler bambaşka' diyorsun
'herkes kendi dalında bir meyva' biliyormusun?
kitaplar oku,sergiler gez,ne yaparsan yap
Gözlerine bakarak 'seni seviyorum' demekten başka söylenecek söz yok.
Aşk bu!
Sevdamız sevdiğimizin yürek aynasında nasıl yansıyor göremiyoruz.
Dilek ağacına bir tutam çaput bağlamaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok.
Hayat bu!
Rüzgarın hangi dalı kıracağını bilemiyoruz.
anlamsız
gereksiz
boş
ve silinip unutulacak
bir satır
yazıyım ben
Beni yazı,
Yazılarım da sizi kandırdı.
Dilimin özgürlüğünden nasibini aldı aşktan ölüme ne varsa.
Kelimeleri sevmek asıl günahım.
Bağışlayın düşlerimi.
Dünyanın gerçek öyküsünü ağzıma alacak kadar cesaretli olamadım.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!