Güneşe çıkardım kitaplarda saklı kuru çiçekleri
Taradım pulsuz zarfta kıvrılan incecik saç telini
Derledim topladım sana ait ne varsa ellerimle
Bu gün emanettin bana sen çekmecelerden
Arkasına dudak izini bıraktığın resimlerle kucaklaştım
birimizin değil
hepimizin hikayesi
aşkta kaybetmek ve kazanmak
kendine yabancılaşmak
uzaklaşmak
kendiliğindenliği, sahiciliği yok artık
sözünü ettiğimiz şeylerin
bir köpeğin kemirdiği eski kemik
çöp
zamandan bir artık
adına yürek dediğimiz
bir düş vakti tutuklandım
martılarla birlik olup isyan çıkarmışım
kıyılarda bir kaçakmışım
deniz şahit oldu ama aklanmadım
ahh!
ne o mavi gökyüzü geliyor ziyaretime
yakamda bir şehir taşıyorum
gözleri senden de esrarlı
akşamları saç tokan gibi martılı
gecesi köy gibi kurtlu çakallı
şafaklarında varoşları kavgalı
Ve ben dedim: Allahım,ben aşkı görmüyorum, çünkü yaşamadım.
Ve o bana dedi ki: Yaşamadım deme…
asik bir yüregin
kara kapli lügatindan
kim okur ve anlar?
bagrimda acik duruyor sayfalari
ben sirrina varamadim
bu safkan yazilari okuyup anlayamadim
mutluluk
varliginda tükenmez sanki
ufak bir cocugun avuclarina sigmayan akide sekerleri gibi
tatli
ask
kaç ülkeden geçtim seninle
kaç dilde konuştum hüzünle
dost olmadın bir dilucu sevinçle
derin yaralar taşıdın kendinde
varsın biz böyle göçe göçe göçelim
çingenelik yaraşıyor sevdam sana
Bütün söyledikleriniz asılsız olduğundan, üstelik
dokuzu beş geçe harici yası kabul edilmez bir zamanda,
Kadir Gecesi pişmanlığının da kapsamadığı bir alanda,
yolcu kapasitesi fazlasıyla hareket eden bir vasıtada,
koltuk hayali kurmaktan suçlu sayılıyorsunuz.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!