Sen gönlümün kapısını
Boşa çalma giremezsin
Bıraktığın acıların
Sızısını bilemezsin
Bir yakar ki ta derinden
Karanlık dünyamın aydınlık yüzü
Bir sensin bir tanem bir sensin bir sen
Dağ bayır içinde ömrümün düzü
Bir sensin bir tanem bir sensin bir sen
Saat falan değil saniye filan
Öyle ya da böyle seni
Ben ne zaman sevmedim ki
ATATÜRK’den sonra sana
Ne zaman baş eğmedim ki
Eğmemiştim eğdirmiştin
Çekilince gönül suyum
Kurağa düştüm kurağa
Burasıdır, son denilen
Durağa düştüm durağa
Yol yordam yok anlayış dar
Aşkı bilmez gibi tir tir titreyip
Ne diye korkarsın e güzel kalbim
Bir sağa bir sola, başını eğip
Ne diye sarkarsın e güzel kalbim
Her zaman bu yolda açılmaz perde
El ne derse desin bana
Sevmişim vermem cihana
Gidene dek mezarıma
Esiremin esiriyim
Ne başımın, ne paşamın
Beni mi buldun felek
Kahpeliği yapacak
Genç yaşta yüreğimi
Ne vardı ki yakacak
Seni anlamıyorum
Seni görüp gönlüme koyduğum andan beri
Dilimin ucundasın kalbimin ortasında
Senden gayrı her şeyden caydığım andan beri
Dilimin ucundasın aklımın ortasında
Sen vadide gonca gül, lebideryada efsun
Nere baksam orası boş
Budanası aklım sarhoş
Bu günlerde değilim hoş
Gelecektim, gelemedim
Getiren de olmadı
Çivimizi çıkarmışlar çakan yok
Ağlasakta halimize bakan yok
Meşaleyi adam gibi tutan yok
Son pişmanlık fayda etmaz uyanın
Sabır taşı çatlamaya yaklaştı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!