İstiridye gibi yaşa
Kabuğu boş ver, güzellik içte
İyisi akıntıda yetişir
Rahat batsın hareketsizlikte
Kabarcıklar nasıl büyüyerek koşarsa dipten yüzeye
Güneş de hızlanarak yükseldi bu sabah, öylesine
İç ısıtan gülümsemesi sesleri geri getirdi
Ve eşlik etti sükunet, göç eden gölgelere
İlk, dalgalar dile geldi “Hoş geldin” diye
Bir tohumla can buldum,
Doğumla bebek,
Sünnetle erkek oldum.
Siyah önlükle talebe,
Aşıkla maşuk,
Açık bıraktım bu sabah pencerelerimi
Yeni günün kokusu sinsin diye içeri
Takip edecektir bu izi; kuş veya peri
Yüklü bulutlarını cömertce boşaltacak
Yazmasa da kalemi kırdırmayan o duygu
Yolunda ölünesi amaçlar arıyorum, bu uğurda yıllar ve yollar aşındırıyorum
İflah olmaz bir yolcuyum ben ve de her yolcu kadar yalnız
Kim bilir, başkalarının yolculuklarında da yolum belki...
Benim üzerimden geçip gidiyorlardır beklendikleri yere, veya beklenmedikleri
Ne yazık ki arandığım yerde nadiren bulunuyorum, adresime baktıklarında çoktan gitmiş oluyorum
Sorumlu aranacaksa, benim erkenciliğim kadar ziyaretin geç kalmışlığı da sorgulanmalıdır
Mavi koridorun ucunda püfür püfür bir oda,
Dört duvarı okyanus olan mini mini bir ada,
Üstünde yaşarken küçük, içinde taşırken devasa,
Kabristandan dönüyorum; kırgın, kızgın, üzgün, ürkek
Babadan ayrılmış çocuğum, değilim o an erkek
Oysa annemi de ellerimle vermiştim toprağa
Nedense babamın kabri daha çok aitmiş bana
Bordaya vuran çöpler
Teneke kutu, plastik şişe
Eski terlik, mısır koçanı
Hepsi de katran rengi
Hem göz hem mide bulandırıcı,
Pazartesi sabahı karanlık ve de kasvetli
Pazardan kalan duygular olmuş iyice mazi
Ertesi kuşluk vakti, sis dağılmaya yüz tuttu
Salı isimli gri oda, hafiften ışık doldu
İlkokulla birlikte
Çocukluk da bitti
Babam sevgili buldu
Eşyalarını toplayıp gitti
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!