Önlük giymemiş, karne almamıştı, okumayı on beşinde sökmüştü
Otobüsle gelmişti, on beşte bir Salı gelir, birkaç saat kalırdı
Cinayet değildi, kaza değildi, hayır bunalımda da değildi
Perde asıyordu, başka niyeti yoktu, evde başkası da yoktu
Korkutur karanlık, ıssızdır gece
Sarılır kalemine şair üşüyünce
Sermek için sözün sıcak örtüsünü
Uzayan gölgesinin üzerine
Örer dizeleri ince ince, hece hece
Yaşam, sanatçının ellerinden çıkmış bir mucize
Belki evrim belki değil, ama muhakkak ki gerçek
Yaşamanın da bir sanat olduğu kadar hem de
Ne yeterli eğitimim ne de tecrübem var hayatta
Usta, bilge hakeza sanatkar sayılmasam bile
Zevk almasını biliyorum iyi sanattan ben de
Vadi'den Kale'ye giden yolda
Vali ile Vale vardı
Vadiden indi vali
Kaleden çıktı vale
Konuşup anlaştılar
Anlatmazsan çatlarım
Biriktirdiğim hisleri, fikirleri
Tutmaktan dilim şişti,
İsimleri, sıfatları, fiilleri
Keşke daha büyük olsaydı burun deliklerim
Ve sen konuşurken kapatsaydım gözlerimi
Daha iyi duyabilmek için söylediklerini
Ve koklayabilmek için nefesini
Affet beni ıskaladığım için kıymetli varlığını
Tüm gayretim, yeni bir başlangıç için
Doğmaya çalışıyorum
Karanlıktan ışığa giden yolda
Uğraşıp duruyorum
İlerlemek için, ama unutmadan
Nereden ve nasıl geldiğimi,
Rahmetli dedem derdi,
Yoktur mehtabın dengi
Sihir, keramet onda
Kalemi gümüş rengi
Atar imza geceye
Tüm çocuklar gibi son nefes çıkana kadar yaşandığını sanırdım
Soluksuz konuşan, mektup yazıp sevişen ölüler gördüm, uyandım
Toprağa ellerimle verdim sevdiğimi, o ise devam etti dansına tutarak bu elleri
Hiçbir şey bilmiyormuşum, öğrendim ölümden sonra bile var olunabileceğini
Hani söz uçarmış da
Yazı kalırmış derler
Peki, hohlanmış camla
Sahildeki kumların
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!