İ2İ
sonra bakınca fark ettim
Bundan bir yıl kadar önce 2010 yılı
Kimi evelerde bir çaykızı ve çeyrek günleri ve…
semantik düşlerimi böldünüz bayım
zirzop şiirlerinize oldukça tavım
kır kahvesinde caz solosu vardı da biz mi içmedik
öksürük şurubunu
oysa ki taşralı kızlar korosundaki detone mualla
bir/e bir
seviniyorum
aşkın alt tarafı bir yağmur kokusu
olduğunu öğrenince
oysa yerli ve yersiz bütün sözler söylenmiştir
sesler dinmiş ve şehir uyumuştur artık
ilenmeler dilenmeler sevmeler sevişmeler bitmiştir
biliyoruz ki yalnızlıktan öte bir yalnız dır insana dost
insan ki bozmuştur tüm haritaları ve çocukların oyunlarını
biz kapalının ortasından haykırırken
'ruhumuz yeter' diye
sesimiz bir anıt gibi yükselir ve domururken
kalın hayatlı şık beylerin ütü izlerine
ulu orta bir acıma ile bakıyorken
korkudan konuşamıyorum
yüzüm
gökle aynı çizgide çünkü
aşktan çatlayacak olan kalbimi
secdene erdiremiyorum
B5Ş..
ve artık tanrı gökten üç değil beş elma atmaya başladı
kerevetimiz arttı zira kapital hülyalarla
her incil her budayı isevi gerekçelerle hadım etmelidir ki
anda sıkışık zaman
aman Allahım aman
aklımı kessen anla
kesit künttür eşyadan
zuhur etsen Emanla
daralır madde ve renk
boşalır gök içime doğru
her bir yıldız hanûman
ayna sırrın önünde
sırrın aynası duman
anda sıkışık zaman
aman Allah"ım aman
m.M..
güneşi isteyenlerin parmak adedince
güneş sunulsun altı saatlik sabrın zevaline
az bir az köy güneşi çöküverseydi
genleşen kentli mafsallarımıza
altı saatlik sırrın sabrıyla
iki güneş arasında bir öğlen vakti olmaya adaylığımı koyuyorum
anti demokratik yöntemlerle saldıracağım karanlığa zira
beyninizden harlanan ateşte yanıyoruz zaten
kaynayan sadece kahvaltıya yumurta
biraz da gül reçeli diyorum hala ısrarla
bir uçtan diğer uca binlerce sarkaç momentisin
kısık ateşte sekizbuçuk dakika kaynasın dilin
güzeller gülle anılmaya devam ettikçe
öznesi naif olacaktır her tür reçelin
falanca feş-mekanda üçyüz gonca varmış dedi annem
dikenleri sertleşmeden toplasan ya
suya koyar tadına banarız hasretimizi
suyu tadar tadına varırız hasretimizin
bir salavat arası kızıl bir kadife de
bekle bizi gül
geliyoruz annemiz giyinsin de hele.
telaşına düştük de dilimizin bağı çözüldü
tuza bandık durduk bugün bütün hissiyatımızı
gergedan cenazesine gidemeyeceğiz ama
önümüzdeki yılın başlarında
bir ara çocukluğumuzu anar ağlarız
bu her ne kadar tuzluğa sığdırmazsa da toz bulutunu
telaşın talaşlarını rendeden geçirmeye yeter sanırım
m.M..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!