Kızılcakese (Akçasu)
Sana gelmek kolay değildi öyle
Fizan kadar uzaktaydın bize
Gidilemez di her aklına düştüğünde
ÇAYLAR KUYUSU
Sen Edgar Po’yu okuyadur sıcakta
Asıl büyük korkular dolaşır bu ocakta
Kozlu’da İncir Harmanında Çaylar Kuyusu
Çalışıyor kömürü uyandıran insanlar
Damla damla dolarken yüreğime
Rüyamı gerçek mi şaşırsın
Geçip giden senelere
Nefes nefes tutuldun bende
Yerleşmişse yüreğinde
Kömür kentinde
Bir kez doğulur
İki kere yaşanır
Bu İki katlı şehirde
Kömür Mükellefiyeti
Sicim gibi uzanan kollarındaki avuçlarına
Üflesen yıkılacak bedenine
Bir kiraz ağacının dallarına
Salınır meyve gibi gelir rüyana
Kapatır gökyüzünü insan salkımı
El sallar yüzlerce yıl kilometreden
Uzaklık yakınlık dün bu gün
Buluşmuş meydanda söyler türkülerini
Roman kahramanlarından Doktorun karısının kocasını bırakmaması
Bu romanı okurken aklıma gelen ilk şey yazarın bu romanın konusunu nasıl aklına getirip yazması oldu. Roman Trafikte kırmızı ışıkta bekleyen aracın şoförünün birinin sebebsiz yere kör olması ile başlayan olaylar zinciri ile başlıyor 1. nci kör unvanlı adama yardım için gelip aracı evinin önüne kadar gelip kör adamı araçtan indirince onu evine çıkarmayı teklif ediyor. Kör adam ile eve çıkan adam kör adama hanımı gelene kadar evde bekleme teklifini red eder. Ve kör adamın aracını çalıp gider, bu çaresiz bir adama karşı yapılan bir suçtur. fakat araç ile giderken birden bire o da kör olur. Kör adamın karısı eve geldiğinde kocasını doktora götürür, doktorun muayenesinde sekreter siyah gözlüklü genç kız bir şaşı çocuk ve bir gözü bandajli bir adam vardır. Doktor kör adamı muayene ettiğinde hiç bir hastalık bulamaz. Ve körlüğü sağlık bakanlığında haber verilmesi gereken yerlere haber verir. Doktor evinde bir müddet sonra kör olur. Hanımını yanından gitmesi için ikaz eder ama hanımı onu bırakmaz. Bir doktora giderler ama sonuç değişmez.
Körler toplanıp karantinaya alınırken kör olmayan doktorun karısı kocasını bırakmaz
Kralsın sende
Gitse de cicim ayları son trenle birlikte
Perçinler zaman bizi birbirimize kızgın demirle
Çoluk çocuğun nefesleri karışır birbirine
Yaşarız, el bebek gül bebek olmasa bile...
KURULMUŞ MAĞAZA
Kurulmuş mağaza çarşının tam ortasında
Kırtasiye malzemeleri giyim giysi Lokonta
Kimisi can atarken ailesiyle tur atmaya
Kimisi mahkum olmuş evlerinde hapsolmaya
Öykü Üzeyir hoca
Doğa anne sevgisiyle kucakladığı küçük bir vadi içerisinde iki derecik ile süslenmiş mahallemizde yıl boyunca yeşili göremediğimiz anlar ekip biçtiğimiz tarlaların hasat zamanıydı. Derelerin birleştiği yerde kurulan değirmen yıl boyunca harman sonunu bekler boş boş durmanın acısını çıkarırcasına tahıl çuvallarını sıraya dizer bir ay boyunca bacasının dumanı eksik olmazdı. Yaz aylarının sonlarına doğru köydeki tarlalarımızda mısırdan başka herhangi bir ürün kalmamıştı buğdaylar erken ekilip Mayıs sonu Haziran başı biçilip harmanda dövüldükten sonra herkil dediğimiz ambara çoktan girmişti.
Gruplu madenci işçiliği ve rençberlik ile geçimini sağlayan köyümüzün erkekleri bir ay maden ocaklarında çalışıp bir ay köyünde dinleniyorlardı. Amca'mın oğlu olmadığından yengem üç kızı ile birlikte bir ay evinde yalnızdı
Tüm işler üç kızı ve Zekiye yengem üstlenirdi
Mahallemizin ortasından geçen derenin karşı yakasında yaşayanlar ile soyadı farklılığımiz olduğu gibi çoğu yerde karakter yapımızda birbirimize uyuşmuyordu. Amcam İlaz Eli lakaplı emekliliğine az kalmış madenci amcamın eniştesi idi amcamlar ile aralarında herhangi bir sorun olmadığı halde ara sıra hır gür ederler araya girenler tarafından olaylar büyümeden yatıştırılırdı.




-
Metin Solak
-
Metin Solak
Tüm YorumlarEvet insana keşke seneler önceki durum hiç değişmeseydi olmasaydı şu teknoloji meknoloji dedirtecek dizeler tebrikler efendim
Allah böyle acılar göstermesin birdaha. Dmuyarlı yüreğinize sağlık