Nasılsın fakirim, işler yolunda mı?
İnsan gibi yaşamak için köpek gibi çalışıyor musun hâlâ?
Amaçların seni amaçsızlaştırdı mı?
Ciğerlerinin karalığı sorun değil, arada beyaz bir kalp var.
Eminim bedenin ruhuna dar, ruhun bedenini terke yer arar.
Aslında bir ölüsün sen, yaşadığına tek kanıt bedenin.
Belki de bu dünyada teksin, diğer insanlar sınav soruları…
Kalbimiz dev bir şehir;
Kiminin yeri merkez, kiminin mahalle kenarları.
Bizim tarihimizdeki kahramanlarımız başka ülke tarihlerinde canavar…
Midenin dolmasına gerek yok kafa doluysa kalpte dolar.
Denizler bende yüzerken dilsiz konuştu, sağır dinledi.
Korktum hayatın arasına karışmaktan, ya canım yanarsa diye.
Bilgisayar oyunlarının arasından çıkıp geldim şimdiye.
Çocuktum, mavi dağlara yürürdüm ve onlar hep mavi kalırdı.
Gökyüzünü elimle yırtardım, yine elimle atardım yolcu uçaklarını.
Güneşin önüne elimi getirirdim gece olurdu.
Yoldakilere bakmaktan kaybederdim yolu.
Ben bir günde iki güneş birden görüyorum.
Ama gözlerimi en çok kamaştıran güneş sensin.
Bırak yıldızları seyretmeyi, onlar seni seyretsin.
Ben olurum o nur yüzün için çiçekleri bile inciten.
Saçtığın ışıkları bile toplarım, büyülerken beni o inci ten.
Sana bakmayı çok sever aynalar.
İnsanlık bu işte, o kadar kör ki tırnak için feda etti sağlam bedeni.
Yerin altında aradılar, oysa maden gökyüzündeydi.
Bütün bir ilgimiz, alakamız ve özentimiz zerrenin zerreye olan hayranlığıydı.
Ölüm bir kavuşma, mezarlarımız ise yuvamızın giriş kapılarıydı.
Allah insanları yarattı, insanlar da kendine tanrılar yarattı.
Yorganı tekmelemek gibiydi inancımız, soğukta yorgan gördük duayı.
Size bir şiir daha
Yazan deha.
Size sayılar dolusu dize, gelin dize, girin ize,
Hak verin bize, inanın gize
Bu dünya gerçek dünyanın finaline giden bir vize.
Fındık rolü yüklemeyin cevize.
Yaş ilerledi ve ben ölümü içimde yaşıyorum biçare.
Hayat da beni yaşıyor, geri aldı ne verdiyse.
Yokladı, sınadı gençliğimi; hapse attı bedenimi.
Bedenim eskisi gibi değil, sanki etmiş ölüm yemini
Yaş ilerledikçe önümdeki tüm yollar yolcu olmakta.
Bugün bir gündüzü gece yapmayı başardım, ya sonra…
Orta Doğu mavi kelebeğin doğduğu nehir.
Kendi coğrafyasında bir garip misafir.
Kendi lokmasını izinle ağzına götüren bir millet.
Orta Doğu basit bir eşya, Birleşmiş Milletler zilyet.
Nükleeri olan ülkeler taş atan insanlardan korkarlar.
Sanat bir saltanat.
Evrende galaksilerden yazılı bir isim.
İnsanın çıkarları çıkmaza sürükledi duyguları.
Yaşadığı yeri terk eden insan vicdanı.
Vicdanlarımız bizi terk etmiş bir elveda demeden.
Toplumun efendisi yöneten değil hizmet eden…
Buram buram sevda türküleri yanar bu ateşte.
Eline yapıştırır silahını Mehmet’im damlalarca alın teriyle.
Bir damla daha fazladan sarılayım anama derken,
Henüz yaşamı yeni çözmüş, iyi ile kötüyü birbirinden elerken
Kahpeler mayın döşer yollara Mehmet’imin kollarını ondan almak için.
Mehmet’imin anasına sarılmasını engelleyen bu nasıl bir kin?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!