Her kemâl bir zeval ile mâlûldür.
Her cemâlin nihayeti ufûldür.
Her ne kadar ârife târif zûldür.
Be hey gâfil, niye dünya dersin?
Görünen asıl değil gölgedir.
İnanma gözlerine ben, ben değilim.
Biraz kül biraz duman o benim işte.
Ümit Yaşar OĞUZCAN
Bahçeler vardı gül, sümbül, lâle,
Nesimî bahar, nûr saçan jâle.
Doğum günün kutlu olsun Hârunum.
Gözümün nûru, yarına umudum.
Akıllı, yakışıklı, canım yavrum.
Kurtların korkulu rüyâsı kuzum.
Artık büyüdün, ev sana emânet.
Hâl ziyneti sermek gerek.
Kem tıyneti yermek gerek.
Her kıymeti dermek gerek.
Ömür azdır, yol uzundur.
Cân u cânân itmek gerek.
Bir kardeşim bize der ki “Ruhsuz”.
Yûnûs, kıranı kırmakta yokuz.
Biz ki sekiz köyden kovulmuşuz.
Ne olmuş, bu dahi olsun dokuz.
Aylardan temmuz, yine kor, alev mevsim.
Şırnaktayım, Şehr-i Nûh’tur asıl isim.
Havada kömür rengi bir buruk resim.
Kanayan yara, mağdur ve mâsum kesim.
Biz buradan gider olduk.
Kalanlara selâm olsun.
Bilmeyen bilsin bizi,
Bilenlere selâm olsun. (Yûnûs Emre)
Biz gelmedik tâc u tahta.
Gönlüm seni anmadığı ân,
Soluyan bir ceset olurum.
Ruhum sana kanmadığı ân,
Susuz bir ağaç gibi kururum.
Mahşeri bekleyen ölüyüm.
Bu kafeste her andelip,
Güle âşık, hâmûş edip.
Zehr-i yılanı nûş edip,
İçer Sincan Dergâhında.
Muvakkaten bir hazardır.
Sır, balı petekte tutandır.
Üşüşmez üstüne sinekler.
Sır, bakırda zehri yutandır.
Yenilmez yoksa o yemekler.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!