Ey nefsine meftûn, câhil bîhaber!
Saçsan âleme, cevher-i misk u amber,
Rûzigâr-ı zamanda, kalmaz râyihan.
Makber, her hesabı eder zir u zeber.
Baktım ki ömürden kırk yıl geçmiş.
Hazân esmiş, kuruya kalmışım.
Gönül, cânân değil cânı seçmiş.
Kervân gitmiş, uykuya dalmışım.
Küheylan sanırdım ben kendimi.
Bu kış hâza kış oldu dünyamda.
Gönle ayaz vuran bu eyyamda.
Ümit ateşim söndü sobamda.
Buzdan alevler gördüm rüyâmda.
Tek tek gitti her dost-u vefâkâr.
Benim güzel kızım.
Âsumanda yıldızım.
Sensiz ben çok yalnızım.
Babanın selâmı var.
Benim gözü karalım.
Mâdemki "ben derviş meşrebim" dersin.
Her dâim yakasız gömlek giyersin.
Öyleyse dinle fakiri, al dersin:
“Ben bilirim" deme, zarar edersin.
Mâdemki şehr-i belâdan geçer yolumuz,
Değil mi ki ondan, musibet yârdır bize.
Mâdemki ibtilâ yağar sağ u solumuz,
Değil mi ki ondan, bir hikmet vardır bize?
Mâdemki zemheri eser yazı, kış olmuş,
Mektuplar, hüzün kuşları mahpusun.
Gönülden gönüle konan mektuplar.
Kelâmdan mürekkep, sırdan bir füsûn.
Kâğıdı hasretle yanan mektuplar.
Mektuplar, feryadıdır bu kâbusun.
Mevlâm senden duâm,
Cânâ ilacın ver.
Sâdık benden olam,
Ruha mîrâcın ver.
Kanar durur yaram,
İlahi! Bu gece misafirindi Habib’in.
Gezdirmiştin mülkünde Andelib-i Edibin.
O vakit hüzün ile mahmul idi “Yağmur”un
Bir vakt-i sûzandır ki
Kalem bile nâr olur.
Bir dem-i nâlândır ki
Kelâm bile zâr olur.
Der ihfâda yangın var.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!