Emzir koynundaki umudu ana,
Emzir ki kördüğümler muhtaç ona.
Vakit ermedi mi beklenen âna?
Gel bu zulmet içindeki cihâna.
Gel ey Efendim, feryâda gel.
Derdime çâre, imdâda gel.
Yağmurdan bulutsun semâda.
Ankara şiiri için;
Ankara'ya da şiir yazmışsan eğer,
Bu hüsn-ü zânnın, inan alkışa değer.
Bir hâristanda bile gülistan görmek,
Her bakan göze nasip olmazmış meğer.
Sona gelmiş artık yolum.
Mecâlim yok, kalkmaz kolum.
Kime baksam, sağım solum.
Nere gitsem, sanki bolum.
Ölüm der ki gel kendine.
Haber gördüm bu sabah, belki dört satır ancak. Mazlûm, mağdûr ve kaçak sönen bir mâsum ocak.
Anne, baba, üç yavru gece buz gibi deniz;
Yutup kusmuş, tüm hâne; cansız kum kadar sessiz.
Melek yüzlü çocuk, yanda tek kare resim.
Ey bu eyyâm-ı hazânda,
Hiç solmayan yektâ gülüm.
Demir kafeste, zindanda,
Seni bekleyen bülbülüm.
Yol, âteş-i zulme düşse,
Meş'um bir rüzgâr eser, virân bahçemiz.
Gül ağlar, bülbül ağlar, bağıbân ağlar.
Üstünü çamur örter, altın külçemiz.
Zer ağlar, cevher ağlar, fürûşan ağlar.
Yolumuz üstünde her tarafta diken.
Anlamak mümkün değil.
Bu haset nasıl bir his?
Hâsit önünde eğil,
Geçemezsin ey İblis!
Yılandan daha sinsi,
Hayal kanat taktı bana.
Bir kuş oldum, uçtum cânâ.
İndim, ürkek camdan yana.
Pır pır ettim, kona kona.
Sesim duydu, benim hanım.
Bu devran böyle gelmiş, sanma ki şimdi düzele. Makam-ı devlet, ekseriyet gider müptezele.
Ger Cihângir Sultân Mustafa dahi berigele,
Yine sâhib-i mühür, hep hergele hep hergele.
Eylül 2015
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!