İsmini görünce dayanamıyorsun kalbim, değil ki yüzünü
Üzülme gelmesin bırak, gelirse yapamaz, taşımaz hüznünü
Sen yine devam et özle olanca gücünle, varsın o düşünsün
Korkuların evi, soğuk, ıslak caddelerde az da o üşüsün
Alternatif afili bir kelâm lâzım sensiz geçen senelere
Aklım almıyor gecem gelirim derdin, derdim yağmurlu cümleye
Kısır sonbahar geçti de gecem gittin, gittim zamanı iterdim
Sana sensizlik dolu, taşamamış bir yığın paslı kap getirdim
Ömür, ecel; mazi ve müstakbel hep bir sadece bizler bihaber
Sen de haklısın, muhattabın hatab
Ama ateş hiç olmadı bi'tab
Karşındaki dağda muazzam bir harb
Yağmuruna yenik düştü çölümdeki serap
İnce ince yağdı üzerime o neşeli azap
Sonunda madalya, boş bir oda, tamamen harap
Bir ocak ayında valilik önü
Hep gülerdi allı teyzemin yüzü
Bahara kalır hep Konya'mın kışı
Güneş kutlar benim doğum günümü
Mazot kokusu ve ezan sesi
Başlangıcı süslü olmalı dedim
Gözlerine sürme sürmelisin
Hayır bilemedin o değil derdim
Nazargâha hiç bir el değmesin
Her eğlenceye hazırlık gerekir
Şefkat prensesim nerdesin
Şimdi hangi yüzü güldürmekte
Hangi buğulu düşü süslemektesin
Damlalar katre, katreler derya oldu desem
Tüm sevinçlerimi derlesem,
Toplasam sana versem
Gül sandın hâlbuki o eter
İyi hoştur da sarhoş eder
Işığını bulmuşsun lakin
Mumlar yatsı sonuna söner
Müstahak değil sana değil yağmur aşina
Yakışır mı hiç kara bulutlar dolunaya
Yaşlanırsa kalbime kirpiğini saplarım
Versen payına düşen hüznü tek tek toplarım
Siz kadar haram bana gülmek hem de istemem
Varlığın bence bir tür izafi
Yaklaşamam yanına sanki ecel
Hep yanımda gezer lutfu ilahi
Belki putlaştırsam bir köşesinde
Çirkinliklerin kalbimde olur sel
Yine gözlerim kanlı kahverengi
Kulaklar çınlamakta oldu usta
Tesbih tesbih zikir eder ismini
Özlemin rengi mor dudaklarımda
Güneşi bile boyardı toz pembe
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!