Bak yine İstanbul düştü benim şu yadıma
Eremesem de İstanbul'da kendi muradıma
Sana Avrupa'dan, tepelerden defalarca baktım
Boğazın sularında balık gibi, Marmara'ya aktım
Belki de çok yakınımdasın,
yanıbaşımdasın
gün gelir yüreğim bulur seni.
simdi bulabilseydim seni
ne çiçekler açardı
bu yürek nasıl da pırpır eder
..............................Adını bile bilmediğim
............................................ o sımsıcak gülüşlü'ye,
Ege’nin temmuz akşamları gibi
Hayat Bilgisi dersinden yine ikmale kaldım
Teneffüs zili çaldı kantine koştu çocuklar,
İki öğün arasında aperatif olarak alındım,
Aşk sarhoşuydum, biraz salındım,
Bir bilen vardır elbet,
..............ben hiç bilemedim
Neylersin,
bağlıdır elim kolum.
sensiz yaşıyorum,
yaşamaksa eğer
sensizlik;
kutuplarda çıplak kalmak gibi
....................………durgun bir göle aksi düşmüş
buğulu bakışlara,
Durgun bir göle düşen damlalar gibi bakışların
Dağ yamaçlarından kıvrılarak yol bulur akışların
Seni gördüm düşümde
Beyaz bir gelinlik giymiştin
Ellerinde yapma çiçekler
Süzülüyordun sanki,
Bembeyaz bir kuğu gibi.
bir varmış… bir yokmuş…
diye başlardı bütün masallar
“bir vardı”, “bir de yok muydu” sahiden,
yoksa biz mi öyle olmasını isterdik?
ya da biz büyüyüp,
dünyanın kirlendiği bir vakitte
Yüzü pembe, dili tatlı
Eli güzel, köylü kızı
Entarisi iki katlı
İnce belli, köylü kızı
Yeşil gözler kalem kaşlar
kara haberlerle geliyor
karakışlarda
birer birer hüzün.
bir damla yağmur gibi düşüyor önce,
soluyor yüzün.
bir insan hic aski kaybetmez mi? sanki her siirinizde yeniden asik olmuss gibisiz,ve siirleri okudugumda gokkusagini gorur gibiyim her turlu duygunun tadi varr
bir insan hic aski kaybetmez mi? sanki her siirinizde yeniden asik olmuss gibisiz,ve siirleri okudugumda gokkusagini gorur gibiyim her turlu duygunun tadi varr