Yaslandım duvara öylece kaldım,
Şöyle bir geçmişi andım bu gece.
Kapattım gözümü maziye daldım,
Bir of… çektim içten yandım bu gece.
Yüreğim yaslı bak gözlerim yorgun,
Dinle beni ey dost sen hiç defalarca,
Aynı yerden vuruldunmu?
Derin acılarla yoğruldumu yüreğin?
Şu yanan ateşin alevleri gibi,
Harlanıp yandı mı yüreğin?
Dün gece dostlarla seni konuştuk:
Sohbetin konusu, ayrılık oldu:
Unuttum dedim, unuttum ben o zalimi:
Adını anmam birdaha, gömdüm maziye:
Söylerken bile, gözlerim doldu:
Biliyorum yorgunsun.
Dinlenmek istiyor göz kapakların.
Ahların var yüreğinde biriktirdiğin.
Duaların var, sabahın seher inde,
Avuç içlerine serpiştirdiğin!
Nicedir yurdumdan, uzak kaldım ben,
Anlatırım, anlamazlar halimden.
Ağla ağla, gözlerimden oldum ben,
Anlatırım, anlamazlar halimden.
Hasret türküleri, düşmez dilimden!
Modernlik kisvesiyle, töreleri unuttuk,
Edep-yahu kardeşim bu ne biçim dünyadır.
Türlü yalanlar atıp, insanları uyuttuk,
Edep-yahu kardeşim bu ne biçim dünyadır.
Baba olmuş kankamız, ne demekse artık bu,
Rabbim huzurundayken, her daim sübhanallah,
Sel olsada gözyaşım, derim Elhamdülillah.
Eğer şükrü bilmezsem, acep halim ne olur?
Sabırla cennet olur, yerim Elhamdülillah.
Bir mektup yazdım yâre yolladım,
Dedim ki bağında güllerin solsun.
Mühürleyip gözyaşımla pulladım,
Ahu-zarla geçen yılların olsun.
Benim değil sevdan ellerin olsun!
Öyle bir yara açtın ki yüreğime.
Öyle incitdin ki kalbimi.
Belkide birdaha güvenemem kimseye,
Sana güvendiğim gibi!
Bir daha bir çift gözün cehenneminde ki,
Her sabah uyandığımda, adını bir daha,
Anmamaya yemin ediyorum.
Kaç kez yeminimi bozdum,
Kaç kez geri sana döndüm saymadım.
Dışarıda, yağmur yağıyor,
o kadar harika şiirleriniz var ki birine yorum yazsan diğerinin boynu bükük kalır kaleminiz hiç susmasın bizleri bu güzel satırlardan mahrum bırakmasın