Dokuz yaşında bir çocuk güçlü olmak istedi.
Yeni yap boz takımı istemesi gerekmez miydi?
Ya da ne bileyim başka bir şey..
Dokuz yaşında bir çocuk ne ister ki?
Bir çocuk tanıdım yıllar evvel.
Üzerini kirletir, arabaların önünden koşardı,
Uykularımı kemiren bir Fareyle uyumuyorum artık.
Çiçekli bahçeme dönüp, uyubilmenin tadını çıkarıyorum.
Terleme ve mide bulantılarıyla harmanlanmış rüyalarımı da terk ediyorum.
Fakat ne zaman uzaklara dalsam,
bir yerlerde aç kalanları, utananları,
Hissizliğin kare köklerinde gezinirken,
dudaklarımın kıvrıldığını hissettim.
Hissetikce daha da kıvrıldı sanki.
Uzun zamandır harfleri de ilgisizliğimle kırmış olmalıyım ki biraz çekingen davranmalarını pek yadırgamadım.
Kediler, rüyalar, trenler, sesler, şiirler her şey ama her şey harflerden oluşuyordu.
Harfleri ilgisiz bırakmakla küstahlık ettiğimin farkındaydım.
Bana Şair diyorlar.
Eski kaynaklara baktım az evvel,
“Artan” demekmiş Şair.
Bana Şair diyorlar.
Şairlere, yalancı.
Şair diyenler imiş asıl yalancı.
Neden sığamıyorum?
Ben mi sığamıyorum?
Yoksa kafamın içinde bir türlü yerini bulamayan, kelimeler mi sığmıyor?
Neden kafamın içinde sürekli çatışıyorlar?
Uyumama izin vermiyorlar..
Polisi arıyorum.
Tadı kaçtı.
Bir şiire böyle tatsız başlanmazdı.
Çayıma iki şeker atmayı bıraktım.
Sağlıklı yaşamaya çalıştığımdan değil, yaşamaya çalıştığımdandı.
Tatsız kahveler içildi plastik masalar da.
Uykumu kaçırınca, gecenin de pek bi tadı kalmadı.
Gökyüzü artık mavi değil.
Ruhum maviyi sevmiyor gibi.
Ne zaman mavileşmeye başlasa gökyüzü,
siyahlaşana kadar terk eder bedenimi.
Ben uyuduğumda siz uyanıyorsunuz.
Birbirimize hasret geçiyor günler.
Tavanı yokladım.
güçsüz zayıf yorgun duruyordu
bedenimi ona emanet edersem,
yarı yolda bırakacağından emindim
benim tavanımdı bana benzeyecekti elbette
yarı yol da bırakmaların kadınıydım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!