"Başkasının yargısına ve övgüsüne boş heybenle gitme! "
İstanbul -Nisan 15.
Hiç suskunluğu vardır aşkın
İç suskunluğu derler esasında
Hani deli gibi sevdiğimiz anları vardır ya kalbimizin
Hani yazdan uzak kışa yakındır ya o iç mesafesi
Yani yarım yamalak değildir ya
Sen eminsindir sevgisinden
Karanlık odaların içinde en çok da insan gözyaşı sadaka vermiştir
Yağmur,rüzgarın yarenidir
Tomurcuk toprağın kardeşi
Aşık maşukun dili,gövdesi
Ya insanın sesi,seli,nesli?
Kaybolmuştur hasreti.
şimdi elim ayağıma dolaşmalı
paçalarım da tutuşmalı
şaşkın ve şok halim de olmalı
öfkemden de deli olmalıyım
bir süre geçmeli
kırılmalıyım bin beş yüz parça civarı
Masumluğumun kırıldığı gündü eriklerin baharı süslediği gün.
Ama öncesinde yaprak dökümü zaten başlamıştı.
Kasım güneşiyle önce ölmüştüm o arka bahçede,
Daha sonra kanatlarım yeniden canlanmıştı.
Biliyorum, sığırcık kuşları serçelerle iyi yoldaşlık kurmuştu.
Ama bir kalabalıktır doluşmuştu içime;
Huzur-i gülü affa çağırdı şu yürek
Beyhûde beyhûde dili ise bir zemberek
Huzur-i gün içine al sen bu ahu'dan şaşanı
Bak,ne yücedir şu idare lambası
Huzur-i bin gülüştür riyasız bakana
Bakıp da dar kapıları zorlayana
Sen kendin olduktan sonra,
Sefa ve cefa onlar da kendini hoşnut tutar,hiç tasalanma...
İkisini de karanlıklara attım,atılıyorum da sanama...
Zira utanma ve kahkaha yanyana gelmez; sen kula kul olmadıktan sonra! ..
Huriler karıştı söze
Gel gelelim biz size
Siz gelmezseniz dize
Biz küseriz o yüze
Kalk gidelim kederlenmeden ya bize
Karanlık yokuşları tırmanırcasına
Tık nefesti ceylan yüreği kadının
Sanki sanırsınız Everest'e tırmanıyordu küçük narin ayakları
Ne varki ben onu düşlüyordum
En uzun Amozon nehrim de, çayırlara uzanmış bir vaziyette
O mağrur yüzü göğsüme bir mehtap gibi düşüvermişti




-
Mısırlı Bir Öğrenciyim
Tüm Yorumlarkahırede buyumek hakkınde sorularım var ıznınızden