Geceden kalma bir düşünceyim hâlâ,
Kafamda bin kelime, dilimde susmakla.
Bir adım atsam sanki dağlar düşer,
Bir söz söylesem dünya yerinden kayar.
İçimde çırpınan yorgun bir kuş var,
Bastım gittim zaman yolculuğuna
Bir cebimde tüm pişmanlıklarım
Diğerinde yaşanmamışlıklarım
Ziyaret ettim çocukluğumu
Kendimi görünce biraz sevdim ufaklığı
Sıraladım aklıma gelen tüm nasihatları
Sorma çocuk nasıl döner bu kahpe dünya
Senin karnın hergün doymadıktan sonra
Kimseler görmez bakmaz birgün gözyaşına
Doğuştan yazılı değil midir fukaralık alnına
Kara gözlerinle bakarken kara bahtına
Bodrumlunun yalın ayaklarına
Batıyor begonvil dikenleri
Büyükşehirlerin magandaları
Karartıyor denizin mavisini
Kalabalığa karışıyor huzur arayan emeklisi
Eski şarkılarda aşk kokan ezgiler gibi
Korkusuzca karanlığa karşıydı yüzün
Yıldızların ışıltısı parlatırdı gözlerin
Sanki dudağının ucundaydı sitemin
Çılgın serserisiydin bu çılgın kentin
Notalarla şahlanırdı kıvrak melodilerin
Şimdiki zamanın acılarını toplasam
Alsam yanıma hiç bitmeyen ahlarımı
Salına salına geçsem dikenli yollardan
Aşk kokulu mevsimde sana dönsem
Sabahın alaca karanlığında yarı sersem
Biliyor musun dostum
bazen seni izliyorum uzaktan.
Bir rüzgâr savuruyor seni,
nereye gittiğini bilmiyorsun.
Bir gölgeye dönüşüyorsun sonra
hep bir başkasının peşinde.
Zaman değil aslında yorgun eden,
Yükü taşıyan omuzlar inceliyor sessizce.
Bir gülüşün içindeki kırık yankılarla
Anlıyorsun:
Değişen senmişsin meğer.
Çok seneler geçti Atamız gideli
Özlemimiz artar sayarız seneleri
Yeni liderler mumla aratır kendini
Gelmedi dünyaya onun gibisi
Yanında sadece birkaç arkadaşı
Martıların çığlıklarıyla uyandım
Havada yağmur kokusu var
Gökyüzü kararmış
Sanki aniden fırtına kopacak
Belki gidişin bu fırtınayla olacak
Gözlerim yağmur damlalarıyla dolacak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!