Sırdaşımız
Güvencemiz kapılar
Özenle takılmıştır evlere
Ya ağlayarak bakar
Ya gülerek
Büyük bir kozanın örülüşüne
Ferhat dağ deldi küng ile
Karacaoğlan yürekleri
Sevda ile
Söz ile
Şeddat cennet kurup
Seni düşündüğüm zaman Karam
Vapur yavaş yavaş kalkıyor sanıyorum
Bir mendil sallanıyor güverteden
Ve ben martılarla ağlaşıyorum
Seni düşündüğüm zaman karam
Zerdali çiri idim sofralarda
Hekimhan’dan Akçadağ’a
Darende’den Pötürge’ye kadar
Düğün yemeklerinde tatlı idim pilav yanında
Ne pestil yaparlardı satmak için
I
İpsala sınır kapısındaki
Görkemli çınar ağacının
Gür bir yaprağı idim
Gölge verirdim dibime
Altımda serinleyen biri
Hep çocukluğumu getiriyor usuma
Dört köşe taşlarla bölünmüş yollar
Meyveleri daha hamken dallardan koparışım
Camlara taş atışım sevinerek
Yasak sözcüğünden habersiz yaşayışım
Alabildiğine özgür
Çocukluğumuzda
Haşhaş tarlaları vardı Zile’de
Evimizin önünden yorgun argın kadınlar geçerdi
Yanakları haşhaş çiçeği gibi mor
Çocukluğumuzda
-Babamın aziz anısına-
Bu ilk teskere Doğu Cephesinden
315’linin ilk teskeresi
Zile’den
Onbeşli türküsüyle uğurlanıp
Tokat Talimgâh kışlasına giden
Bu deniz sarhoşluğu bana göre değil
Ben renklerin ötesini ararım sonra
Silerim ellerin bildiği rengi
Gözlerini korum uluorta
Saçlarını
Kaşgar’da yazılır lügatim
Sesim Yenisey’den gelir
Uzak iklim türküleri söyler dilim
Uygur gibi sakin
Göktürk gibi mert
Göç yolları boyu yaratılır destanım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!