Karalarım işte, baharın geldiği bu vakitlerde üç beş satır.
Çoğunda sana anlatmak isterim aşkı, aşkın hazzını, ateşini…
Sonra bir şarkıda rastladığın o uçuk kaçık melodilerin asla,
Aşk olmadığını, aşkın iki tam tam bir kuru ses olmadığın da
……
Bahar gibi güzel
uçuşurdu kelebekler
................sen gülünce
ben şarkısını söylerdim
......................günlerce
sonra ay gülümserdi
yazmak,bizim ekmeğimiz
uzak, gül kokulu diyarımız
hayalimiz, sevdamız ve de
mısra mısra akan gözyaşımız
değil midir ey dost?
Bak, gördün mü gene yazamıyorum!
Oradan buradan mısralar çalıyorum.
Gülücükler ısmarlayıp duruyorum;
Ak martılara seni soruyorum.
Gitmemeliydin...
Gidişin...
deniz
.............senden bana gelen bir küçük damla.
gözlerin en derya,
............ ben senin içinde bir varlık
Ölümden kaçan,
............sana koşan
Sen,
o gözlerle
kalem kırdırırsın
Dizeler çöker benim başıma
Anlamsızlığından kalakalır sözler
sırrımı aşikar etmedim
şu garip yüreğime
sızan acıların içine
seni gizli gizli işledim
yetmedi
ürkekçe harici dizler dizdim
Yıldızların kaydığı bulutsuz gecelerde,
…………………………aşkı yaşamak gerek
Çılgınca öpüşüp, koklaşıp ruhu arındırmak gerek
Rüyaları uyanıkken görmek için,
………………………….. tatlı yüzlü yar gerek
Sol yandan yemek için hançeri,
Kuvvetsiz kalır insan yoklukta,
Ecelin elinde basit bir oyuncak hatta
Kanatlarına nal takılı güvercinler
Konar cam kenarlarıma
Uçmaz, uçamaz
Uzun bir yolda giden
..................... hissiyatsız yolcu.
Vaktinde dökülmeyen gözyaşlarınla
............................. gelen yolcu
Son sefer değildir, nicelere kapı açık
................................... yolcu!




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!