Uçsuz bucaksız kurak topraklara,
Bir gün yağmur yağdırdı tanrı.
O denli şaşırdı insanlar,
Bir o denli düşündüler olanları.
Çölde yağmur bir seraptan öte olmazdı,
Ya da onlar böyle sanıyordu.
Yollar uzadıkça kısalır olmuş hayatlar
Tüm tohumluklara da değmiş biraz kötülük
Hep fazlasını aradıkça erler, Ranalar
Hiçbir deniz taşıyamayacak biriken günahı
Ki her birine bir Nuh düşse bile
İnsanoğlu yenemeyecek nefsi
Bir kelebek omzuma konup, fısıldasa adını
Bağışlardım ona kalan günlerimin yarısını
Yahut bir leylek
Torbasında taşıyor olsaydı seni
Benim bacama konması için
Kendi ellerimle kurardım yuvasını
Dolu dolu gözlerim,
Çünkü vakitsiz geçti kervan.
Daha erimeden doruktaki karlar, yeşermeden otlar
Göremeden geceyi, gittiler.
Bekliyordum oysa yıllarca yollarını
Ocakta kaç külü kül etmiştim,
Arı çiçekten öz alır,
Arı mıyım, öz müyüm ben?
Güneştir doğan, kardır yağan,
Yanan mıyım, eriyen miyim ben?
Tohumdur toprağa değen, sudur canı veren,
Toprak mıyım, can mıyım ben?
Toprağın üstüne düşer kar
Soğuk içeriyi yakar
Şömineye atılır dört parça odun
Ki hepsi
Birbirinden odun
Hayale dalan çocuklar
Bir kumbaram var benim,
Her gece az az hayalimi biriktirdiğim.
Bazen bir çocuk misali,
Yanına varırım koşarak.
Bazıları;
Bir yılbaşı süsü gibi sallar,
Okudukça başkalarının yazdıklarını,
Bir kez daha artar bende sevdan.
Ben seni benzetemem öyle şeylere.
Sen benim gözümde ne bir şehirsin,
Ne de bir han.
Sevgilim;
Seni görmüştüm bir keresinde
Tenhaca bir sokağın köşesinde
Basma, çiçekli bir entarin vardı
Sonra gözlerin vardı gözlerim içinde.
İyi hatırlıyorum,
Sonrası; düşmüş bir yaprağa attığım bir tekme bile buruyor bir yerlerimi,
Düşmüşe, bir tekmede ben atmışım gibi oluyorum.
Oysa ben hep ezilenin, düşenin yanında olmaktan mutluydum.
Ne oluyordu bana?
Güneşi bile kıskandığım anlar oluyordu.
Öğleden sonrası mesela, tam bir hayal parkı oluyor.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!