Mehmet Halil Şiirleri - Şair Mehmet Halil

Mehmet Halil

Nice hastalar geldi bu dünyaya
Kirlettiler bencil hırslarıyla
Onların üstlerinden aksa da
Yetmez nice ırmaklar arıtmaya…

Neden ruh hastalarını seçeriz başımıza?

Devamını Oku
Mehmet Halil

Ne güzel gidiyordu işler
Ali Baba Çiftliğinde
Koyunlar, inekler, köpekler
Kavuşmak için güneşe
Ağaçları bile kestiler…

Devamını Oku
Mehmet Halil

Eşyalarımı topladım bekliyorum
İyi küfür edememekten suçluyum
İtirazım yok, suçumu kabul ediyorum
Liberalizmin kurallarını biliyorum
İyi küfür edebilseydim
Üst kadrolara seçilebilirdim…

Devamını Oku
Mehmet Halil

Öyle anlaşılıyor ki,
En zor şey olmalı insanın kendini yönetmesi
Ve işin kolayına kaçıyor, insanların büyük bir kesimi
Teslim olup kendilerini yönetecek bir güce
Günde beş vakit
Eğiliyorlar o gücün önünde

Devamını Oku
Mehmet Halil

Dar bir azınlık için
Karıştı büyük bir çoğunluk
Kalbine dinamit kondu birliğin
Kan aktı oluk oluk…

Köleleri, köleliğe inandırmaya çalışırken

Devamını Oku
Mehmet Halil

Korkudur insanları sürü yapan
Bilinci olmayan günlük yaşar
Birbirine sarılışı hep korkudan
Cahilin kıyameti içinde kopar

Sürüden birinin kurban oluşu

Devamını Oku
Mehmet Halil

İnsanın kanının kaynaması, aksiyonunun artmasına sebep oluyor, aksiyonun artması da savaşlara kadar uzanıyor… Savaşlar ve sonuçları ise kanı donduruyor… Yani kanın donması ile kaynaması sırt sırta, ya da yazı ile tura gibi… Buna gece ve gündüz gibi de diyebiliriz…
Durum böyle olunca kanımızın kaynamayacağı bir yer düşündüm ve aklıma kutuplar geldi. Acaba kutuplarda yaşayanların kanı kaynamıyor mu? Ardından kutuplarda savaş olmadığı aklıma geldi. Yoksa oluyor da ben mi habersizim? Olsa olsa içimizdeki bu savaş ancak dışımızı ısıtmaya yeter ve savaşa bir şey kalmaz…
Kolaymatiğe (internet) baktım öyle bir savaştan hiç bahsetmiyor. Birkaç balık avı filminden başka bir şey yok.
Ama kutuplardan sıcak bölgelere doğru ilerledikçe savaşlar da yoğunlaşıyor. Ekvatora doğru geldikçe ve ekvator çevresinde savaşların en yoğun olduğunu gördükçe, bazı şeylere olan inancım azalıyor. Mesela kutuplarda manyetik alanın daha yüksek olduğuna… Tam ekvator çizgisinde manyetik alanın sıfır olduğu yerde savaş daha hararetli. İnsanlar doğanın bir parçası değil mi? Niye insanlar ayıran bir güç olduğu zaman kavgaya daha çok yatkın oluyor, rakibinin üstüne daha kolay saldırıyor da, doğaya gelince çekim gücünün sıfır olduğu yerde savaşlar yoğun ama çekim gücünün yüksek olduğu kutuplarda savaş olmuyor? İnsan doğanın bir parçası değil mi? Niye doğaya uygun davran mıyor?
Aslında nedeni benim için önemli değil… Benim için önemli olan savaşların olmaması… Buna çözüm ararken aklıma gelenleri paylaşıyorum. Şiddetten ve savaşlardan bahsederken sık sık çürümeden, kokuşmadan bahsediliyor. Biz gıda maddelerinde çürüme ve kokuşma olmasın diye buzdolabına koymuyor muyuz? Hiç aklımıza getirmek istemesek de insanlar da başka canlılar için birer gıda…
Bu aklıma gelince bende Toriçelli gibi ‘’Hah işte buldum! ’’ diye havaya sıçrayabilirdim, ama, hem tavan basık, hem kilom müsait değil… Gökte aradığımızı burnumuzun dibinde bulunca heyecanlanmamak mümkün mü? Sakın insanları buzdolabına koyacağımı sanmayın. O kadar masraflı bir çözüm pek akla yatkın değil şu kriz yıllarında… İnsanları kutup bölgelerine yerleştirme fikri parlak geldi bana. Öyle olunca ne buzdolabı masrafı olacak, ne çürüme sonucu çıkan savaşlar için top, tank, savaş uçakları, yüzbinlerce asker ve kışlalar, ne subaylar ve maaşları dert olacak… Ne de savaşlarda birileri kazansın diye uyutma kampları, ibadethaneler, ne diyanete harcanan paralar olacak… Bütün bu haksızlıkların üstünü örtmek için adalet sarayları, hukuk adına basılan kitaplar ve onları ezberletmek için okullar yaptırılacak… Devlet bütçelerinde bu rakamlara bir baksak bütçelerin %70 ne kadar çıkar… Yazık değil mi? İnsanlar kendini geliştirmek için yaptıkları masrafların iki katını kendilerini yok etmek için niye harcasınlar?

Devamını Oku
Mehmet Halil

Yaşam boyunca tek başarım
Her adımda
Zamana ivme kazandırdım
Yolun yarısından sonra…

Umudumu gençliğe bağladım

Devamını Oku
Mehmet Halil

Şimdi denilecek ki kriz emekliye nasıl yansır. Sabit bir geliri var, onunla eskisi gibi idare edip gider. Hatta köylünün imüğü sıkıldıkça, pazardan sebzeyi de daha ucuza alır… Emekliler bari ses çıkarmasın. Düşünmezler ki krizden aslan payını almaya çalışan tekelci sermayenin sinsi sinsi yaptığı zamlar en fazla onları etkiler…
Ama bizim asıl konumuz bu değil, işin bir başka yanından bakacağız. Krizle birlikte artan işsizlikten sonra, açlıktan ölümle yüz yüze kalan insanların sayısı o kadar arttı ki, buna paralel olarak hırsızlıklar da o derece arttı. Malum hırsızlıktan sonra çağırdığınız polis de, hırsız yakalanmaz, tedbirlidir, eldiven kullanır, parmak izi bulunmaz… sitede emniyet görevlisi niye yok? (emekli polisler güvenlik şirketi kurdukça bu baskı da arttı.) kapınıza emniyet kilidi taktırın, paranızı neden evde tutuyorsunuz gibi… hırsızdan çok ev sahibini suçlar nitelik baskın çıkınca, ev kadınları da kendilerine göre tedbir almaya başladılar…
Birincisi paradan daha değerli namus var. Hele İzmir’de gerçekleşen son olay dilden dile destanlaşarak yayıldıkça, çoğu insan parayı bile düşünmez oldu. Hani şu karşılıklı iki daireye hırsız girmiş, iki dairede de para bulamayınca, kadınları kucaklayıp karşı dairedeki komşusu adamın yatağına taşıyıp ‘’bir daha evinizde para bulundurmazsanız daha beteri olacak! ’’ diye not bırakılan olay var ya…Sabah olunca kadınlar kendisini komşu dairedeki adamın yatağında bulunca nasıl şok olmasınlar…
İşte bu olaydan ve tehditlerden sonra kadınlar bütün yaratıcı güçlerini kullanmaya başladılar… Benim hanım da pazar parasını ve gün parasını saklamak için yeni yöntemler geliştirmiş, dalga geçerim diye de bana söylememiş… Bulduğu yöntem, artık giyilmeyecek durumda olan eski elbiselerin cebine koymuş parasını ve bileziğini…
Bir gün kapıya bir yoksul gelince de param yok ama sana şu giyecekleri vereyim diye
o eskileri vermez mi? Verdikten hemen sonra daha o uzaklaşmadan jetonu düşmüş ve ‘’Ay

Devamını Oku
Mehmet Halil

‘’Sizi rahatsız ettiğimizden dolayı özür dileriz! ’’
Bir ağacı keserken balta sesinden rahatsız oluyoruz,
İnşaatçı verdiği görüntü kirliliğinden özür diliyor,
Kralımız odunculardan ve inşaatçılardan geri kalmıyor
İncelik gösterip,
Öldürdükleri insanlar önüne basını paravan yapıyor…

Devamını Oku