Nasıl da kapılıyorlar sele. Zavallılar sel olduğunu da bilmiyorlar. Boz bulanık sular sarmış her taraflarını. Bir ahtapot gibi kamçılarıyla. Binbir kol, bir binbir pençe adeta manevi bünyelerin her uzvunu amansız bir şekilde kuşatmış, sıkmış, kör düğümlerle, sımsıkı bağlamış ve alevli öfkeli, kin kusan bir dragon misali çarnaçar mahkum etmiş kendine.
Ya da bu sel onları almış bir piton misali önce kuvvetli vücuduyla dolanıp sıkmış ve boğmuş ve ardından cansız ruh ve bedenlerini sivri içe kıvrık iki hançeri hatırlatan ve vücudun karanlık dehlizlerine çeken dişleri ve genişleyen ağzıyla yutmuş ve bünyesine tam hapsetmiş.
Selam sana ey dost, yürekten selam,
Umudu kuşanmış kahramansın sen.
Vücuda bürünmüş ebedi sevdam,
Nebiye bir kardeş, bir civansın sen.
Sazın sesi telden
Hatta bam telinden
çıkarsa etkileyen sestir.
İnsanın ki gönülden
Yükselirse
diriltici nefestir.
Haydi bin üstüne; kamçısız gider,
Bu sevda Burak'ı Hakk'a götürür.
Ufkunda sonsuzluk, gözünde seher,
Ardından nebülöz, galaksi sürür.
Kekremsi bir tad var ağzımda
Bala dokundu sandım
Baldıran mıydı
Sihirlendim herhal ben
Saçların nice şiir senin
Her teli ayrı mısra.
Kafiyelerdir kirpiklerin;
Gözlerin kalbini dinlemek için her kapandığında….
Unutmam ruhumu delen bakışı,
Uçup giden bir güvercin misali.
Gözleriyle bu yüreği yakışı,
Sanki ötelerden rengin misali.
Bir derinlik gece gibi,
Yıldız yıldız gözbebeği,
Dalıp gitsem ondan içre,
Tadarım binbir buseyi.
İnsanı bitiren şey sokaktır kardeşlerim,
Kavga, dövüş, "görevi" unutturur herkese.
Vazifesi peşinde çalışandadır verim,
Bakmayıp geçmek gerek, küfürlü, menhus sese.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!