Kızıl bir hüzündür gökyüzü şimdi,
Güneşle vedalaş ufukta sessiz.
Alaca bir örtü iner dağlara,
Rüzgarın fısıltısı karışır suya.
Her renk bir hikaye, her ışık bir söz,
Gün biter, doğada başlar bir nefes.
Gönlümde bir sevda yandı,
Hasret yarası mı sandı?
Bu yolda aşk beni andı,
Umreme gölge düştü.
Hac yolunda süzüldüm de,
Bensizlik sende iken çırpınmaya ne gerek
Sensiz geçen her saniye koynumda engerek
Yolu gösteren pusula tek ve tek
Aşka bir vesait bu tren endirek
Parmak uçlarım acıyorum sana bir başka
Gönlüm bir cehennem merkezinde sen varsın
En büyük günahı içine at yansın
Ağlamak hıçkırmak üzülmek iç çekmek
Boynu bükük bir garip gibi ediyorum veryansın
Sen benimken güzel olan bir çiçek
Baharsız geçen günlere
Bestelenen türküler gibi
Yakamozsuz gözüken denizlere
Küsen gözler gibi
Elimdeki çiçekten fal çekiyorum
Mutsuzca umutsuzca bekliyorum
Elimin sıcaklığı cebimde
Yürüyorum tak-tak-tak
Ardımda gölgem muhakkak
Olsun yada olmasın
Trenin düdüğü
Aşinalığın en büyüğü
Kağıt kadar keskin olmak vardı ilkin
Ne kitap gibi egemen ne kalem dengi keskin
Yazmak niye ediyor her işin üstü teskin
Zayıf ellerimde biçare ağrılar kaldı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!