Gün kızarıp gelir, al bayraklı utku gibi
Yekinip yürür yaşama bahar bahçeleri
Sesinle sarar yarasını kırgın gönüller
İşim sensin
aşım sensin
eşim sensin
Sana her bakışımda
sağır bir boşluktur sağım solum
yitirir ışığını şafağın gözleri
yarının yollarında barikatlar
ve hüzünlü gülümseyişler nakşolur
hasret yüklü yüreğimin başında...
.... O dedi ki bana
“bak gökte yıldızlar ağlaşıyorlar
yerde otlar, karıncalar
Hiç bir nesne bulunmuyor
senin o tedirgin kollarının arasında.
Yaşamsız yurtlar gibi anlasmsız duruyor
Ben seni özledim, ne olur anla
Yerden yere çalma dertli başımı
Ateşler düşürdün kara bağrıma
Hançer vurup parçalama döşümü
Yokluğun yürekte yara kanıyor
Ekmeği yapan elsin
Sevgiyi yeşerten yürek,
Ne ki gerekli yaşam için
Güneş gibi, hava gibi, su gibi
Tümünü üreten sensin…
Dokunsan ağlayacağım...
Oysa ne ellerin uzanabiliyor ellerime
ne okşuyor kulağımı sesin,
Gün sarıya boyanıyor habire
birdenbire kesiliyor nefesi
hazan bahçelerinde örselenmiş düşlerin,
Hep yalnızlık öyküleri bırakır kapıya
sıkıntyla bastıran akşamlarda karanlık,
Ne televizyon ağusuna benzer bu,
ne nenelerin torun masallarına
çok gerilerde kalan,
Ve zehir olup işler yürekte ayrılık....
GÜN GELECEĞE GEBEDİR
Salınıp geldiğinde sabahımıza gün
bir baştan öbür başa
yara yara karanlıkları
yepyeni bir umuda uyansın ellerin,
Donup kalmıştı beynim heykellere inat
belki saatlerce adının karşısında
Neden sonra ayıktım
bir külrengi boşluktu dünya,
Ve felcolmuş beden gibi hareketsizdi
düşüncelerim kafamda,
GÜLÜM HASTA
BEN ÖLMÜŞÜM
Göğsüme hançer saplandı
Gülümhasta ben ölmüşüm
Yüreğim ateşlerde yandı
İYİ OLUR HERKEZE UYGULANIRSA..........