Mankurtlaştırmak Yoluyla Tutsak Edip Yok ...

Bu yazının amacı negatif enerji ile olumsuz bir durum yaratmak adına değil tam tersine gerçekler ile yüzleşmek için bu tür bilgileri yaymaya olan ihtiyaç ve uyanışı zirveye taşımaktır.

Mankurt Tutsaklık Nedir?

Bu tarifi ilk kez Türk yazar Cengiz Aymatov Toprak Ana kitabında dile getirmiştir. Yaşamdan aldığı bir gözlemin sonucudur.

Mankurt tutsaklık buyruk altına girmiş sembol ve sloganlarla çaresiz karın doyuracağına inanan içi boş güdümlü siyasi ideolojilerin kurbanı olarak ilke değerlere karşı ilgisini kaybetmiş, öz saygı ve sevgisini bilmeden kendini satmış öze yabancı yaban niyete esir düşerek hizmet etmekte kusuru olmayan kodaman uşaklığı köleliğe denir. İsyan ve itaatsizlik vb dik duruş ilkesini kaybetmiş, korkuya çıkarları gereği esir düşerek duyarsız kalmış her beşer bir mankurt olmuştur.

Din, para, tüketim, baskı, dayatma üretilen organize çaresizlik ile bu tür yapay bir toplum ortaya çıkartır.

Mana ve öz saygı sevgisinden uzaklaştırılan her insan ve toplum bu tuzağa düşer.

Mankurtlaşma tuzağına düşen ve uyanışa duyarsız kalan toplumun esir düşen kesimi yüzünden o toplum yok ediş yaşatmak isteyen art niyetli çabalara karşın evrensel bilinç ile öze dönüş (iman) yurttaşlık ahlakına sarılmaz ise bu bataklığın bedelini ağır bir şekilde birlikte öderler.

Günümüzde ki mankurt tarifi böyledir. Geçmişe de biraz bakarsak daha net anlamları çıkartarak buradan çıkışı kolaylaştırabiliriz.

Çok eski dönemlerde Türk boylarının komşusu olan Juan Juanlar; tutsak aldıkları savaş esirlerinin saçlarını usturayla kazıdıktan sonra kafalarına yaş deve derisinden bir başlık geçirip çöle salarlar.

Çöl sıcağında geçen süre içinde kuruyan deve derisi tutsağın kafasını mengene misali sıkar. Korkunç acılar verir. Saçlar, kuruyan deve derisinden başlığın etkisiyle kafatasına doğru gelişir. Tutsakların birçoğu korkunç acılara ve kızgın çöle dayanamaz, ölürler. Yaşayanlar ise bilinçlerini kaybederler. Hafızaları sıfırlanır, silinir. Geçmişlerini, ailesini, obasını, ulusal köklerini unuturlar. Benliklerini kaybederler.

Bugün kitle imha silahı medya aynı görevi yapmaktadır. Siyaset ve sermaye bu korkunç müdahalenin destekçisidir.

Korku her insanı mankurt edebilir. Para misyoner faaliyetler korku kültürünü bu sebeple tercih ederler.

Cengiz Aymatov toprak ana adlı eserinde bu konuda çok ilginç bilgiler vermektedir.

Bu kafası boş, bedenleri sağlam tutsaklar, efendilerine köle itaatiyle bağlanırlar. En ağır işlerde çalıştırılırlar. Deve çobanı olurlar. Onlar artık, birer mankurt olmuştur.
Türkler arasında bir ermiş olarak kabul edilen Nayman Ana, eski çağlarda oğlu tutsak düşüp mankurtlaşan bir kadındır. Nayman Ana, uzun bir arayıştan sonra tutsak oğlunun izini bulur. Çölde ona geçmişini hatırlatmaya çalışır. Ana sıcaklığını kullanarak kendine gelmesi için çabalar.
Ne yapsa boşunadır. Çünkü Mankurtluktan geri dönüş mümkün değildir.
Mankurt sonunda anasını da okla öldürür.

Anadolu da man kafa deyimi bunu ifade etmek için kullanılır. Mankurt olmayı eleştirir. Uyanışa davet eder.

Mankurtlar günümüzde de vardır. Sayıca çokturlar. Onları mankurt yapan sebepler, yaptıkları işler artık farklıdır.
Efendileri asla Türk ulusu değildir. Efendileri; kişisel çıkarlarıdır, Türkiye’yi seksen yıldır sömüren iç ve dış sermaye sahipleri ve onların emrinde ulusun aleyhine devleti organize eden her zihniyet bu çabanın içindedir.
Atatürk bu çağdaş mankurtları “iç düşmanlar” adıyla anar.

Cehaleti, sefaleti, soygunu, yalanı ve hileyi savunan, destekleyen herkes artık birer mankurttur.

Onlar kültürün değerlerinin içini boşaltarak sembol ve slogan siyaseti ile ırkçı ve mezhepçi çabalar ile bugün aramızda yaşıyorlar.

Bir mengene gibi insan bilincini tahrip eden bu tuzağı bertaraf edecek kozmik devrim bilimci uyanışı başardığı ölçüde ve zamanda aşacaktır.

Fanatik tüm duygu tutum davranışlar mankurt üretir.

Takım tutar gibi siyasi ideoloji peşinde madde değer tuzağına satılan her bilinçsiz beşer farkında olmadan hizmet eder.

Kozmik devrim uyanışı işte bu farkındalığı zirveye ulaştırır ve mankurt olmaktan kurtuluş umudu yaşama doğar.

Yaratıcı kimseyi kurtarmaz. Her beşer kendini kurtarması gereken o cevheri duyunc ve us ile içinde taşımaktadır. Yaratıcı güce isyan eden öze dönüş yapamaz ve kendini kurtaramaz. Yaşam arabesk dileniş bir anlayışa kurban edilemez.

Düşman her zaman her insan ve toplumu bilincini çölleştiren bir yöntemle vurmaya kalkar. O yöntem genelde din ve para misyoner muhtaçlık üreten bir saldırı ile gelir.

Köy enstitülerini kapatmak, yerine İmam hatip okulları açmak, her mahallede bir milyoner üreterek çok partili bölücü siyaset anlayışı aynı amaç uğruna Türk ulusu ve Mustafa Kemal Atatürk düşmanlığı adına mankurtlaştırmak yoluyla esaret ve talan ile yok ediş projesidir.

♾️▪️Önder Karaçay ▪️♾️