Dünyada zaten "İnsan" olarak yaşayabilmek başlı başına bir sorun.
Türkiye'de yaşayabilmek ayrı bir sorun,
Türkiye'de "Kadın" olarak yaşayabilmek ise apayrı bir sorun.
Diğer birçok sorun Türkiye'de Kadın yaşamını tehdit ediyor, zaten zor olan yaşam koşullarına bir de kadın olduğu için ek sorunlar yükleniyor.
Daha önce de yazdığım gibi kadınlar kendi sorunlarını bilmiyor, sadece kendi bakış açısıyla değerlendiriyor, tamamıyla "Kadın" sorunlarına geniş açıdan bakıp sorunları ortaya koyabilen de, bunlara çözüm önerisi getiren de nerdeyse yok. Birçok yazı ve eylem basmakalıp sözlerle, erkek egemen toplum söylemleriyle, "Kahrolsun Erkekler" sloganlarıyla geçiştiriliyor, görevini yapmış (!) olmanın huzuruyla bir dahaki Kadınlar Günü bekleniyor. Bu yazımda kısaca dünyada ve Türkiye'deki sorunları ve bazı işlenmemiş kunuları ele alacak, çözüm yolları göstermeye çalışacağım.
BUGÜNKÜ DÜNYADA KADININ YERİ
Demirlemişti eli kolu bağlıydı ağlıyordu
Dört bıçak çekip vurdular dört kişi
Yemyeşil bir ay gökte dağılıyordu
Deli cafer ismail tayfur ve şaşı
'Şimdilik' sadece kutluyorum yazı için Yılmaz Bey..
Zamanım o kadar dar ki..
Hem mesajlarınızı silmeyeceğim, hem de 'eni konu' yorum hakkımı saklı tutacağım..
Lütfen bağışlayın..
çok anlamlı bir makale okudum. İnsan sevgisi ve diğer sevgiler iç içeydi.Sevginin terennümlerini yansıtan değerkli bir çalışmaydı. tam puan +ant. kutluyorum. selam size.
Değerli ve güzel, emek dolu bir paylaşım olmuş, içtenlikle kutluyorum...
Yazınızı büyük bir dikkatle ve sonuna kadar okudum Yılmaz Bey..... Tarihsel ve sosyolojik yorumlarınız hep bilinen ve ne yazık ki değiştirmek için hiçbir şey yapılamayan konular.... Ama Cengiz Han'dan yaptığınız aktarımı çok beğendim..... Çok bilindiğini düşünmediğim bu anektod, Türk tarihinde bir zamanlar kadının yerini, hem de en üst düzeyin bakış açısıyla anlatması, zamanla yaşanan değer değişimi üzerine düşünenlere çok şey söyler....
Kadının dünyadaki yeri üzerine yaptığınız yorumlar da doğru... En modern dediğimiz ülkelerde bile kadına verilen hakların yakın tarihlerde olduğunu bilmek çok düşündürücü.... Tarafsızca baktığımda kadının sosyal yaşamda ötelenmesinin en büyük nedeninin doğurganlığı olduğunu düşünüyorum... Analık, kadının genetik kodlamasında var... Bir evlat sahibi olmak için sırasında bu sosyal kariyerine isteyerek kendi son verir.... 'Ben Mutlu Bir Down Annesiyim' kitabının yazarı Elçin Tapan, bu konuda çok çarpıcı bir örnektir... Çocuk iki canlıdan ortak oluşur ama 'annenindir'.... 'hem çocuk yaparım, hem kariye yaparım' sözü şakadan ileri gitmez...... Birinden biri mutlaka eksik olur... ve kadın ‘anne’ olmayı seçtiğinde meydan erkeğe kalır.
Yaşamın ortaklığını erkekler, 'yatak arkadaşlığı' olarak görmekten çıkaramadıkça, aileler hayata insanca ve tarafsızca bakacak erkek çocuklar yetiştiremedikçe...... çalışan her kadın evde ev kadını kadar, dışarda erkek kadar çalışmaya devam edecek.... Yani her bir gününe 'iki kişilik' yaşam sığdıracaktır...
Sonra da yılın bir günü 'bir parmak bal çalar gibi' 'GÜN' kutlanacak!.... Bu bile bir ayırımcılıktır..... 'erkekler günü' var mı?.... Yoksa kalan günleri tümü onların mı?......
Sosyal kurumların 'kadınlar kolunu' oldum olası içim kabul etmedim... Üst görevlerden uzak tutmak, bir şeyler yaparak (kek - pasta - börek yapıp arada bir kermes hazırlamak için mi) kendierini önemli hissetmelerin sağlamak için oyalamak gibi....... Çok acı...... Yıl 2016 ve biz toplumumuzda neleri konuşuyoruz?....
Günün baskın kültürle 'büyük bir tüketim pazarına' dönüşmesi ve kadının en büyük tüketici olarak görülmesi ve yönlendirilmesi de işin bir başka acı ve üzerinde çok düşünülmesi gereken diğer noktası......
Sonuç: Dediğiniz gibi eğitim..... Ama biz öğretimle eğitimi de karıştıran bir toplum olduğumuz için bunu da halletmeye bence daha çooook var....
Yazdıklarımız ve anlattıklarımız birer zihin jimnastiği.... yoksa hepimiz çözü getirme noktasında olmadığımızın farkındayız..... keşke öyle olsaydı!........
Bu güzel değerlendirmeleriniz ve büyük emek içeren yazınız için çok teşekkür ederim Yılmaz Bey…. Saygılarımla……….
Kadınların özgür olmadığı her toplum yok olmaya mahkumdur...
Çok doğru tespitler. Çok anlamlı bir yazı...
Kesinlikle katılıyorum sözlerinize...
Çok teşekkürler bu paylaşıma..
Kutlarım. Saygılar...
Çok kıymetli bir yazı- üstelik yeni bilgilerde edindim- emek verip böyle bir yazı hazırlayıp sunduğunuz için teşekkür ederiz usta- yüreğine bilincine sağlık- kutlarım...
yılmaz bey emeğinize yüreğinize sağlık ne yzukki eski türk kavimlerinde kadına verilern değer türklerin islamı kabülğnden sonra zihniyet raplaşmış ve dinde asılolandeğil de uydurulan kurallarla kadınaverilen değer ortadan kaldırılarak kadını köle gibi görme zihniyeti öne çıkmıltır sizin bu yazınız da bunu vuruguluyor kutluyorum
Ciddi bir emek., titiz bir çalışma ve doğru bilgi ve görüşler...
Kaleminize sağlık sayın Yılmaz Örmeci...
güzel paylaşımınıza tebrikler, tüm kadınlarımıza saygılar
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta