Sana kirlenmemiş bir zaman arıyorum
henüz girilmemiş kıtalar
uçulmamış kanatlar arıyorum sana
mavisi çizilmemiş bir gök
henüz yakılmamış bir güneş
Bir yol geçer aklımdan
ellerime ellerin tutuşturulmuş
tarihten kaçar gibi
gitmekteyiz zamandan
bizi bıkan bu hallerden
bu ussuz uzaklıktan
Hani sen gülünce
bütün dünya yeniden kuruluyor desem yeridir
keşke kuşların da dili olsaydı
çiçeklerin
bilsen ne çok şey diyeceklerdi gülüşüne
Zaman. kıyamete beş kala.
Canımda hummalı bir çalışma.
Ruhum yerinden çok uzaklara taşınmış şimdiden; bedeninde.
Gittikçe daha da yaklaşıyor gülüşün.
Sesin daha da çoğalıyor düşler ülkesine.
Kıyamete daha bir güzel oluyorsun.
Yorgunum.
Özlemini yorulmaktan yoruldum.
Özlemin.
Yanaklarıma döşenmiş mayınlar gibi.
Her an içimde bölünen binlerce atom.
Ağlayan milyonlarca çocuk.
Kıstırılmış bir geceyarısı daha başlıyor rengi gözlerinde saklı bir aşkın tayfasına.
Ve bir mektup daha beliriyor yokluğundan bu yana bir istikamette; yol alıyor.
Kimsin.
Kimim.
Kimiz.
İstanbul yerle bir bugün;
Bütün sahillerini kurşuna dizdim.
Ciğerimi astım baktığın her yere.
Sana yıktım bütün caddelerini.
Sadece sen kaldın.
Her damlasını kuruttum hüzün yağmurlarının.
Her akşam eve dönüşte
hep o aynı yerde
Haliç'in akşam kızgınlığında
sen-sizlik daha çok düşüyor İstanbul'a...
Neyse gülüm
İki yaşam arası
iki ölüm gibiyiz
herşey daha yeni doğmuşken
bu kadar cansız canlı aramızda
Öyle güzel ki bu yaşam-
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!