Dostlarım soruyori: neden böylesin?
Gel de şimşekler kafanda çakmasın…
Anlatayım amma yaşlar akmasın;
Ahımın ateşi, sizi yakmasın…
Bir iç dünyam var ki: iniş ve çıkış;
Belanın: Yaza yaza bitmediği
Nefretin: Melanete yetmediği
Işığın: Karanlığa düşmediği
Hayatın: Sırrına denk gitmediği
Talihsiz asrın; kezzabına düştük
Evet, var;
Hemde yok…
Kafa var,
Aklı yok.
Sözü var,
Özü yok.
Sen, yükseklerden uçan, burnu havalı
Sonra çekemezsin sen, bunca vebali
Topuğunda parlıyor, beygirin nalı
Sen kendini bilmeyen, ağzı torbalı
Senin burnun havada, bir milim inmez
İnsan: bir hiç uğruna
Gidip, hiç olacaksa
Kendini, hiç sayarsa
Zararlı çıkmaz asla
Her heves ve hevada
Düşünce: insanın hayat kılıcıdır
Yaşamanın aşkı, insanın gücüdür
Aldanmak: düşüncenin, ölüm zehridir
Emin düşünmek, akıllının karıdır
Biz yine: saflığımızın, çukuruna düştük
Kırılan kemiğimizin, şerbetini içtik
Hep: iyi niyetimizin, ateşiyle piştik
Günahımızın bedelini, çok acı çektik
Bir acı ki: söyleyenin, dilini yakıyor
Doksan yediyken sene
Yolum düştü Mersin’e
Şu çok meşhur meskene
Sanki geldim tersine
Keşke gelmez olaydım
Ben, beni bilmezsem
Hep sana gelmezsem
Tek seni sevmezsem
Yazık bana, Ey Rab!
Bildim, seni bildim
Gözler kapalı, lakin: Galiba görüyorum
Adeta, bir renk cümbüşünü seyrediyorum
Kalbimin yamaçlarında, çiçek topluyorum
Bir kelebek gibi, daldan dala uçuyorum
Gönül dağım yankılandı, hoş bir seda ile
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!