Hele şükür: Resulüm
Uyanıp, sana uydum
Bana, gelmeden ölüm
Hamdolsun: hakkı buldum
Benliği: cayır, cayır aşk ateşiyle yanan;
Çirkini de gönülden seven, Yunus’u düşün…
Sevmeyi, sevilmeyi bıraktılar armağan;
Sevgi deryasında yüzen, Mevlana’yı düşün…
İnsana, insanlık veren: sevgi abidesi;
Yüce Mevlâ öyle diledi
Toprağa kün dedi âdem eyledi
Bu mekân senin haydi yürü dedi
Dünyanın nabzına hayat üfledi
Kâinatın kanatları açıldı
Bir büyük kapıdan: girdim içeri;
Burası: hastane dedikleri…
Fakat: gördüğüm, bir inilti yeri;
Bir ah! bir de vah! Sanki deli yeri! …
Çar naçar: bizde, yazıldık çizildik;
Çiçekler gördüm, hepsi havzasında
Her bir ışık ister, Mevla’sında
Birini gördüm: tabiat tarlasında
Diğeri durur, gönül kavçasında
Büklüm büklüm bükülmüş boyunları
Düşün arkadaş! Ay ve yıldız, gece ve gündüz;
Bir dünya ki bazen kalabalık, bazen ıssız…
Bunları hep düşünmeyenler… Ne kadar aciz?
Düşünen yükünü almış, düşünmeyen öksüz…
Eğer; dünya ve ukba’dan bekliyorsak fayda;
Nefis, sana soruyorum! Nesin diye?
Be zalim! İyiliğe küskünsün niye? ...
Şeytana uyup, bana galeb vermeye;
Muradın ne? Zorlarsın her kötülüğe…
Yetmez mi! Senin bana yaptığın zulüm?
Mevla’nın muradı, öyle diledi
Aşk ile Âdem babaya, ol dedi
Ona, bilmediklerini söyledi
Yürü kulum, mahlûkatı sev dedi
Hazreti Âdemi; Eyledi halef
Yer ve gökler kurulunca
Ruhun vardı ondan önce
Senin makamın çok yüce
Can Muhmmed, gül Muhammed
Mevlam diledi halife
Sevdim seni: güzel gül
Ne güzelsin! Sen, pul pul
Cennetten gelen, sümbül
Aşkınla; yanar gönül
Senin şeklin: hususi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!