Kuşların bahçelerde, en sevdiği mekan,
O olmalı.
Gençliğimde, avlumuzda bir,
Gürgen ağacı vardı.
Yöremizin tüm şakıyanları,
Oraya konardı.
Bu yüce ağaçta başlardı,
Şafağın ilk ezgili tınıları.
Baştan minik minik tek tek,
Peşi sıra,
Sayısız çoklukta.
Ötücü çığıltılar,
Çevreyi uyandıran bir,
Ezgiye bürünür.
Bu toplu uğultu,
Hayli devam eder,
Ardından hızını yitirir.
Yavaşlamış bir seviyeye gelir,
Ve nihayet dinerdi.
Bu aynı zamanda,
Gün ortasının başlangıcıdır.
İşte bu ağaç,
Yeşil, oval, güçlü, narin,
Eğilebilen bir ağaçtır.
Tazeyken keskiyle işlerken,
Nefis bir altın rengi talaş saçar.
Küf tutmaz peynir tonundan, daha parlak,
Limonlu muhallebiden, biraz soluk.
Bu renk bana dokunur,
Sanki bir dostluğun,
Hatıraları aklıma gelirdi.
Bu ağaç,
Bir aylık, iki aylıkken falan,
Hiçbir şeye benzemez,
İncecik bir fidan gibidir.
Ama zaman içinde serpilir,
Zamana karşı duran bir hale gelir.
On yıllık görünümü ile,
Yüz yıllık görünümü,
Fazla ayrım taşımaz.
Eğer yok etmezsen,
Doğduğunda verdiği, hoş geldin selamını,
Öldüğünde de, uğurlar naaşını.
Kayıt Tarihi : 1.8.2025 16:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!